Küllerinden doğmak
Beşiktaş tıpkı 80'li yıların başında olduğu gibi yine kendi küllerinden doğmak için yola çıktığında, herkesi bir tedirginlik sarmıştı.
Para yok, transfer yok, acemi bir başkan vs..
Oysa bilen biliyordu, acılara efsunluydu Beşiktaşlı. Nasıl ki 80'li yıllarda Rahmetli Mehmet Üstünkaya ile özkaynak devrimini başlatıp tüm kulüplere örnek olduysa, bugün de üniversitelerde tez diye okutulabilecek, yeni bir kalkınma hamlesini başarmak üzeredir.
Önce bankadan kredi alındı, sonra hiç kimseyi kandırmadan sermaye artırımı yapıldı ve muhtemelen oradan 80 milyon TL civarında bir kaynak gelecek.
Stat işi tamam... Nisan'da açık tribün yıkılıyor, ardından yeni İnönü tüm heybetiyle, dünyanın en güzel yerinde, dünya futbolunun hizmetinde olacak.
Bitmedi... Ara transferde nokta atışıyla Niang, Gökhan Süzen, Dentinho gibi yıldızlar takıma kazandırıldı. Oğuzhan, Olcay başta yeni isimler Türk futbolunun hizmetine sunuldu.
Hepsi bu mu, hayır değil.
Beşiktaş bazılarının beklediği gibi yıkılmadı, yılmadı ve şampiyonluk yarışındaki iddiasını da koruyor.
Kartal; 'siyah' günleri atlattı, atlatacak, önünde 'beyaz' günler olduğu da aşikar. Tüm bunlar çok kısa sürede, disiplinli bir yönetim, gecesini, gündüzüne katıp çalışan yöneticiler, kenetlenen teknik adam, futbolcu ve taraftarların ortak ürünüdür.
Başkan Fikret Orman, Ahmet Kavalcı, Tamer Kıran ve Ahmet Nur Çebi başta; tüm yönetimi bütün içtenliğimle kutluyorum.
8 yılın enkazını kısa sürede toparladılar.
Artık Beşiktaşlılar geleceğe
daha bir umutla bakabilirler.
SEKİZ YIL KAYBEDİLMESEYDİ
Orman yönetiminin yaptıklarını yanda özetledim.
Manzara açık. Demirören'in sekiz yılda yaptıkları da malum. Şimdi herkes elini vicdanına koyup şunu düşünsün; 2004 yılında Orman kazansaydı Beşiktaş bugün hangi noktada olurdu!?
Ben söyleyeyim; birincisi Fulya hâlâ Kartal'ın olur, kasada birkaç yüz milyon dolar nakit bulunur ve Beşiktaş rakiplerine borç falan verirdi.
Camianın ilkeleri hiçbir şekilde çiğnenmez, Beşiktaşlı duruşundan taviz verilmez, transfer hovardalıkları.
Dolayısıyla zamanında Demirören'i alkışlayan kişilerin bugün Orman'a "Demirören'den hesap sor" demeleri çok manidardır.
Herkes şapkasını önüne koysun ve yiğidin hakkını yiğide versin. Beşiktaş'a yapılan iyilikleri de, kötülükleri de bir zahmet görüversinler
artık.
KOCAMAN'I TANIMAMIŞIM!
İstifasının ardından bir çok futbol alimi (!), Kocaman'ın geri dönmeyeceğini ileri sürerken altına da kefaletlerini koyarak şöyle diyorlardı: Benim tanıdığım Aykut dönmez!
Bu mucitlere, bu köşeden de şöyle seslenmiştim: Aykut Kocaman'ı hiç tanımıyorsunuz!
O günlerde bana ne sitemler etmişlerdi, şimdi gördükleri yerde, "haklıymışsın" diyorlar.
Kendi eksikliklerini benim maharetim sanıyorlar.
Yine yanılıyorlar; keramet bende değil, renkli gözlük takan ve bir türlü gözlerini
açamayan kendilerinde!
DROGBA, SNEİJDER, WHALEN!
Beşiktaş yeniden yapılanırken, hesapsız transferlerle göz boyayanların gelecek yıllarda ne durumda olacağını ise şimdiden kestirmek güç. Drogba gerçek mi yoksa Çinliler her şey gibi onunda çakmasını mı yaptılar (!) göreceğiz.
Sneijder ne verecek, Webo F.Bahçe'ye hangi büyük hedefe taşıyacak hep birlikte göreceğiz.
Bu arada şunu da hatırlamama izin verin; Beşiktaş'ın sıkıntıları başladığında önce basketbolcuları kaçmaya başlamıştı.
O nedenle, hiçbir maddi sorunu olmayan (!) Galatasaray'ın bayan basketbolcusu Lindsay Whalen kaçınca ben bunu bir
sinyal olarak algıladım, ya siz?
TOLUNAY HOCA DiKKAT
Trabzonspor'un iyi bir kadrosu var Tolunay hocam, bana sorarsan takımın ötesiyle berisiyle pek oynama. Elindeki en iyi golcülerden biri olan Robert Vittek'i Belediye takımına vererek zaten bir büyük hata yaptın; bir de kadroyu her hafta değiştirerek başka riskler alma.
Sen önce kadro istikrarını sağla hocam, gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. İki kere iki dört hocam, bırak Amerika'yı yeniden keşfetmeyi Allah aşkına.
ASLAN'IN TEŞVİK DÖNÜŞÜ
Galatasaray'ın hukukçu yöneticisi Sedat Doğan, A Haber'de Artı Futbol'a ilginç açıklamalar yaptı. Tahkim Kurulu'nu eleştirdikten sonra Sedat bey üstüne basa basa, "Teşvik de şikedir" dedi, benim ilgimi çeken ise o sözleri.
Bu ülkede neredeyse bir nesil futbol sever, Galatasaraylı yöneticilerin "Teşvik şike değildir" söylemleriyle büyüdü.
Sarı-kırmızılı bir yöneticinin gerçeği görmüş olması ne güzel!
TRABZONLU DiYOJENLER!
Trabzonspor taraftarı yönetimin yapamadığını yaparak temiz futbol için eylemler yapıyor. Gürültüleri çıkmıyor, kimseyi rahatsız etmiyorlar, demokratik bir şekilde haklarını arıyorlar hepsi bu. Temiz Futbol gönülleri, 14 Şubat'ta Zürih'te FIFA önünde Temiz Futbol arayışlarını sürdürecekler.
Benim için hepsi bir Diyojen'dir, ellerinde bir fenerle güpe gündüz ve yer kürenin her noktasında Temiz Futbol arıyorlar. Samimiyetsizce yardım ister misiniz masalı anlatanlara da Diyojen gibi tek kelime söylüyorlar; Gölge etme başka ihsan istemem!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.