Özgür Schuster
Quaresma, Guti, Bobo, Tabata, Zapo, Holosko, Ernst, Hilbert, Fink, Ferrari... Beşiktaş'ın değişerek oynatabileceği yabancıları bunlar... Farklı dönemlerde ilk on birde yer bulan (kaleciler hariç) yerli isimler ise şöyle: Üzülmez, Toraman, Ekrem Dağ, Erhan Güven, İsmail Köybaşı, Nihat Kahveci, Nobre, Necip. Bu isimleri yan yana koyup kağıt üzerinde bakarsanız kadronun geniş olduğunu düşünür ve "Aurelio ile Fatih Tekke neden alındı?" diye sorabilirsiniz... Ancak bu yanlış bir soru olur? Olaya "alternatif tercihler" açısından bakarsanız gerçeği görür ve Aurelio-Tekke ikilisinin sezonun en stratejik transferleri olduğunu görebilirsiniz. Daha düne kadar Beşiktaş kadrosundaki tek stratejik oyuncu İbrahim Toraman'dı ve bu nedenle sistem tıkanıyordu... Artık sistem tıkanmayacak. Neden mi, şimdi oraya gelelim... Bu iki transferden önce, Guti, Quaresma, Bobo, Ernst ve Zapo ya da Ferrari'den birini garanti ilk on bire koymak zorunda olan Schuster'e diğer tüm planları için bir tek kontenjanı kalıyordu. Toraman'ınsakat, cezalı ya da formsuz olması halinde iki yabancı hakkını savunmada kullanan Schuster'in diğer bölgelerdeki seçenekleri de buna bağlı olarak azalıyor ve örneğin Hilbert'i savunmanın sağında kullanma şansı kalmıyordu. Aynı şekilde "iki yabancı" ön liberotercih ettiği taktirde diğer mevkilerde "çoktan seçme lüksü" ortadan kalkıyor, tercihler zorunlu hale geliyordu... Uzun sözün kısası geniş kadroya rağmen bir anlamda Alman hocanın eli-kolu bağlıydı... İşte Mehmet Aurelio ve Fatih Tekke'nin transferleri o bağları çözdü. Schuster artık özgür!.. Savunma, hücum, orta saha fark etmez. Alman hoca hiçbir bölgede, artık hiçbir oyuncuya mecbur değil... Her bölgede hem yerli, hem yabancı alternatifleri var... Değişen bu manzara Beşiktaş'ta taşların yerine oturmasını ve Kartal'ın vites yükseltmesini kolaylaştıracaktır. Ümraniye'de işler yolunda vesselam.
* * *
Kocaman yalakalar aportta
Eğer Aykut Kocaman göreve gelir gelmez Alex'le yollarını ayırmış olsa bir devrim yapabileceğine inanırdım. Çünkü gerçekten devrim yapacak olan, öyle yapar. Zaten hazırlıklı gelmiştir zamanı gelince hemen düğmeye basar. Kocaman öyle yapmadı. Alex'i kah oynattı, kah oturttu, her fırsatta meydan okudu! Üzüm yemedi, bağcıyı dövmeye kalktı. Neden biliyor musunuz? Alex onun en önemli mazereti! Medyadaki yalakaları hazır; iyi olursa Aykut'tan kötü olursa Alex'ten
* * *
Bravo Demirören!
Bilen bilir Demirören'in yıllardır Beşiktaş'a ne büyük zararlar verdiğini en çok yazan benim. Ne var ki bu sezon doğru işler yapıyor. Muhteşem transferler gerçekleştiriyor. Ben bu durumda, değil Demirören'i, düşmanımı bile alkışlarım. Ve asla gocunmam... Birileri bana yağdanlık diyecekmiş hiç önemsemem. Evelallah çiğ yemedim ki karnım ağrısın!
* * *
Fink'i anlamak
HAFTALARCA bir kenara atıldı... Kendine takım bul denildi... Sözleşmesi feshedildi... Sonra... Falanca gitti, filanca gelmedi derken kontenjan açıldı ve Fink kaldı... Kaldı da ne halde kaldı!.. Fink Beşiktaş'a hiç bir zaman problem olmadı. Şu onur incitici dönemde bile ciddi bir arıza çıkarmadı. Şimdi sıra yönetim ve Schuster'de. Fink'i yeniden sisteme kazandırmanın bir yolunu bulmalıdırlar.
* * *
Atlatmanın keyfi başka!
TRANSFER dönemi gazeteler için tiraj, gazeteciler için stres, okur için heyecan demektir. Bu nedenle doğru kaynaklardan, doğru ve yeni bir haberi alıp okura duyurmak çok önemlidir. Transferin son dönemecinde Beşiktaş'ın Fatih Tekke'yi istediğini tüm Türkiye'ye duyurmak gazetem Fotomaç ve benim için ayrı bir mutluluk oldu. Bir yazar olarak muhabirlik heyecanımı hiç yitirmedim. Böyle atlatmalarla yaşadığım heyecanı size tarif edemem. Atlamanın acısı, atlatmanın keyfi anlatılmaz, yaşanır!
* * *
Milli sevdalar!
HEM futbolda, hem potada uçuyoruz. Futbolda yıllardır doğru yatırımlar yapılıyor ve bunun karşılığını almamız normal. Baskette ise Turgay Demirel yanlış üstüne yanlış yapmasına rağmen başarı geliyor. Sanırım potadaki zaferleri federasyondan çok Ülker ve Efes gibi markalara borçluyuz. Sizce?
* * *
Çeyrek Fener'i bekliyor!
HENÜZ yapabileceklerinin dörtte birini bile yapmadı. Uyum sorunu çekmiyor ama tam olarak işi sahiplendiğini söylemek de zor. Fazla sürmez o da Q7 gibi kısa zamanda dört elle işi sahiplenir. Dolayısıyla Ankaragücü maçında vites yükseltmiş ve Saracoğlu'ndaki randevuya hazırlanmaya başlamış bir Guti izlersem şaşırmayacağım. Guti'nin hedefi Fener, bu çok net belli.
* * *
Q7'nin farkında mısınız
BEŞİKTAŞ forması giymeden önce yaşadığı sorunlar malum. Barcelona, İnter ve Chelsea'de aradığı mutluluğu bulamamıştı. Beşiktaş'ta ise resmen yeniden doğdu. Daha Avusturya kampında ne kadar hırslı olduğunu kanıtlamıştı bize. Nefis çalımlar atıyor, kora kor mücadelelere giriyor ve çıt kırıldım olmadığını, yüreğiyle oynadığını her fırsatta kanıtlıyordu. Lig ve Avrupa'daki çizgisi de bu yöndeydi. Beşiktaş büyük bir yıldızı kazanmıştı. Üstelik bu kadarla da kalmadı. Portekiz Milli Takımı'na gitti orada da coştu. izleyenleri büyüledi. En az Ronaldo kadar faydalı olacağını kanıtladı. Beşiktaş Q7'yi dünya futboluna tekrar kazandırdı, farkında mısınız?
* * *
Hata ve yanlış!
YILLARDIR bazı insanlara hata ve yanlış arasındaki farkı anlatamadım. Yine anlamayacaklar ama biz bir kez daha deneyelim. Arkadaşlar, ben hata yapan hakemi eleştirmem, yanlış yapanın peşine düşerim. Kolay kolay yakasını
da bırakmam. Bilmem anlatabildim mi?
* * *
Mutlu bayramlar
Bayram iki gün sonra ama "TEK PAS" bugün. O nedenle mübarek Şeker Bayramı'nızı kutluyorum.
Nice mutlu bayramlara.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.