Beşiktaş’ın önü kesilecek mi?
Bazıları diyor ki, Sergen Yalçın çok konuşuyor...
Maalesef ülke şartlarında bazen vakit kaybetmeden ve çoğu zaman da çok konuşmak gerekiyor.
Planlanan kötü senaryolara karşı tetikte beklemek derler buna...
Önceki gün Sergen Hoca'nın hedefinde Merkez Hakem Kurulu eğitim danışmanı Jaap Uilenberg vardı. Cevap hakkını kullanırken, sert söylemlerle Uilenberg'in geçtiğimiz hafta Süper Lig hakemlerine kendisini hedef göstermesine isyan etti. Alman hakem eğitmenin Beşiktaş teknik direktörünü hedef göstermesi tabii ki de hepimizin kafasını karıştırdı. Bu anlamsız açıklama sonrası geçtiğimiz cumartesi günkü Divan Kurulu'nda Ahmet Nur Çebi, Uilenberg'e yüklenmişti.
Şimdi sokaktaki Beşiktaşlı, kağıt üzerinde en büyük favori olan siyah-beyazlı takımın perde arkası entrikalarla durdurulup durdurulamayacağını merak ediyor.
Kamuoyunda genel bir kanı var;
Beşiktaş'ın önü kesilecek. Beşiktaşlı endişeli ve gardını almış bekliyor.
Ama mesaj da verildi; hodri meydan; sizden korkmuyoruz!
Futbolumuz entrikalar üzerine ilerliyor. Avrupa Şampiyonası'nda şunu gördük ki, Türkiye'de futbol kurallarıyla Avrupa'nın arasında farklar var. Türkiye'nin en iyi hakemi dedikleri kişi bile ülkemizde farklı, yurtdışında farklı telden çalıyor.
Herkes bir oyunun içinde rolünü oynuyor. Algı operasyonları, vasatın altında kalan futbolumuzun önüne geçiyor. Ve maalesef Türkiye'de futbolun gelişmesine katkı sağlamasını beklediğimiz ünlü futbol insanları da bu operasyonlarda başrolü oynuyor.
Jaap Uilenberg zaman kaybetmeden Beşiktaş'tan özür dilemelidir. Lütfen biri ona bu anlamlı sözü çevirmesin uzun uzun anlatsın;
Beşiktaş büyük taştır, altında kalır.
BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ
Avrupa Şampiyonası'ndaki performansından dolayı Milli Takımımızı çok eleştirmiştik.
Hollanda maçını izlerken "Beterin beteri varmış" dedik.
Günü birlik yaşayıp, günü birlik başarılarla avunuyoruz. Kötü sonuçlar da şehri ateşe veriyoruz. Yıllardır böyleyiz. Türkiye'de futbol devrimi yapmadan başarıyı yakalamayız.
Bakın milli takım seçilirken bile Türkiye'den yetişmiş değil, yurtdışı patentli oyuncularla sahaya çıkıyoruz.
Tabii ki gurbet topraklarda yetişen gençler de bizim çocuğumuz ama gerçek olan şu ki kulüplerimiz üretmiyor. Yöneticilerimiz modası geçmiş yabancıları ülkemize getirip kulüpleri borç batağına sokup ortadan kayboluyorlar. Ve maalesef gelen gideni aratıyor, genç yeteneklerimiz göz göre göre kayboluyor.
Yıllardır yazıp, söylüyorum. Biz Türkiye olarak çok büyük bir aileyiz.
Futbolda da hep birlikte çok güzel başarılara yelken açabiliriz.
İyi eğitilmiş kadrolarla donanmış idari ve teknik kadrolarla, futbol devrimini yapabiliriz. Bunun için en azından 5 yıla yayılmış bir futbol kalkınma planı hazırlamalıyız. Bakın Alman futbolu, futbolun içinden gelen insanlarla uçuşa geçti. Türkiye'nin değerli futbol insanları var ve onları kenarda bekletmek çok büyük haksızlık. Şenol Güneş'in yerine kim gelirse gelsin, futbol düşüncemizi değiştirmekten sonra bu kaosta yuvarlanıp gideceğiz.
İyi biliyoruz ki, Türk Milli Takımı dünya üçüncüsü olduğunda dünyanın en iyi üçüncü takımı değildi. Tıpkı Hollanda'ya 6-1 yenilecek kadar kötü olmadığımız gibi... Yeter ki nerede olduğumuzu bilelim, ne istediğimizi bilelim ve harekete geçelim. Futbolun akil adamları olarak el ele verelim.
45 yıllık birikimimle her zaman Türk futbolunun hizmetindeyim. Doğru teşhislerle, doğru planlamayla birlikte başarabiliriz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.