Beşiktaş nereye koşuyor?

Beşiktaş'ın Çaykur Rizespor maçında, özellikle de 2. yarıdaki olumlu futbolundan maç yazımda bahsetmiştim.
Gol kısırlığına çözüm belli... Burak Yılmaz'ın süratle ilk 11'e geri dönmesini ve yeni transfer Diaby'nin iyi performansı...
Keşke alınacak futbolcular çok daha önceden tespit edilip hazırlık kampına yetişebilselerdi.
Her şeye rağmen Beşiktaş eğer fikstürde zor görünen Eylül ayındaki maçlarını 3'er puanla bitirirse, siyah-beyazlı takım şampiyonluğun en büyük favorilerinden biri olur.
Teknik direktör Abdullah Avcı ve takıma sonuna kadar destek olacağım.
Tekrar değinmeden edemeyeceğim!
Geçen sezon da Beşiktaş zemin rezaletinden dolayı çok puanlar kaybetti.
Bu sezon da aynı senaryo devam ediyor. Sorumluların değil ama, benim vicdanım rahatsız.
Shakira Türkiye'de konser veriyor, Beşiktaş'a 1 lira verilmiyor, konseri düzenleyenler malı götürüyor...
Geçtiğimiz gün Gerede'de Beşiktaş'ın tesisleri diye bir açılış yaptı.
Medyada manşetler;
"Beşiktaş Bolu Dağı'nda kamp tesisine kavuştu" Buradan soruyorum, bu tesis Beşiktaş'ın ise maliyeti kaç lira?
15 günlük kamp için böyle bir tesise gerek var mıydı? (Fenerbahçe'nin aynı şekilde yaptığı kamp tesisi zarar ediyor) Veya bu tesis Beşiktaş'ın tapulu malı mı, yoksa bir inşaat şirketine mi ait?
Turizme açık 12 ay hizmet verecek mi?
Tesisi kim işletecek?
Beşiktaşlıların bu konuları bilmeye hakkı yok mu?
Neden şeffaf olunmuyor?
Türk kulüplerinin yönetiminde en büyük handikap budur. Her şey toz pembe görünüyorken, başkanlar kulüpleri bıraktığında borçların inanılmaz şekilde katlandığını görüyoruz.
Ne zaman kulüpler denetlenecek, gerçekleri kongre üyeleri ve taraftarlar görecek.
SON 1 YILDA BEŞİKTAŞ'IN BORCU 525 MİLYON ARTTI. NEREYE GİDİYORUZ?

KİRALIK ALMA!

Uzun yıllar önce Beylerbeyispor Kulübü'nün başkanıyım. Her sezon 10-15 futbolcu alıyoruz ama başarı yok, kümede zar zor kalıyoruz. Yine o dönem TFF'nin Eğitim Dairesi Beylerbeyi'nde komşu oldu.
Şenes Erzik TFF Başkanı ve çok sevdiğim dostum Gündüz Tekin Onay da eğitim dairesinin başında...
Oturup toplantılar yaptık...
"Gel Sinan Beylerbeyi'ni doğru yönetilen, kurumsallaşan, doğru yönetilen bir kulüp haline getirelim" dediler. Kolları sıvadık ve Beylerbeyispor'u Türk Futbol Tarihi'nin ilk A.Ş kulübünü yaptık. Sportif direktör olarak TFF'nin Amatör Kulüpler yetkilisi Günay Kayarlar'ı getirdik.
Transfer rotamızı İstanbul ve Trakya amatör kulüplerinn 17-18 yaşındaki gençlerine çevirdik.
Erzik, Onay ve Kayarlar'ın; bana verdiği en önemli öğüt şuydu; "Başkan, kesinlikle kiralık futbolcu almayacağız. Kiralık futbolcu sezon sonunda gideceği için sorun olur, takım içinde disiplini sağlayamazsın."
O sezon 18 yaş ortalaması takımla namağlup grubumuzda şampiyon olduk. O dönem Rasim Kara Beşiktaş'a teknik direktör olurken, Beylerbeyi'nden 5 futbolcuyu transfer etmek istedi. Onursal Başkanımız Süleyman Seba, yönetici Serdar Bilgili ile beni görüştürdü. Bilgili benden 5 futbolcuyu istedi. Ben de Bilgili'ye "Bu çocukların daha pişmesi gerek. Ben de Beşiktaşlıyım. Kulübümün zarar görmesini istemem" diyerek sadece Mustafa Çavaş'ı Beşiktaş'a verdim.
Gönderdiği 125 bin TL'lik çeki geri verdim. Onursal başkanımız da bana teşekkür etti.
Ertesi sezon Beylerbeyi olarak birçok kadro fazlası futbolcumuzu kiralık olarak başka takımlara vermeye başladık. 10 kulüp gezen futbolcu transferi yapmadık.
Gündüz Tekin Onay derdi ki; "Tertemiz bir bakraç sütünüz var. İçine bir mikrop düşerse bütün sütü bozar!..
Oynatsan; kiralık olduğu için oynamaz, oynatmasan takımı kemirir" O sezon da çok başarılı olduk ama averajla 1. Lig'i kaçırdık. Tam 17 futbolcuyu da Süper Lig'e pazarladık.
O parayla Beylerbeyi Stadı'nı bitirdik.

Onursal başkanımız beni Beşiktaş yönetimine almak istedi ama ben Roma'da 5. olacağıma, köyümde 1. olmayı tercih ettim.
Beşiktaş aşkı ağır bastı ve Onursal Başkanımın tavsiyesi ile Hasan Arat'ın listesine girdim. Taşıma oylarla seçimi kaybettik.
Beşiktaş'taki savaşım da öyle başladı.
Ardından Seba ve Arat'ın onayıyla Yıldırım Demirören'in listesine girdim. Beşiktaş'ta BEFAM projesini kurduk. Pek Beşiktaş'ta bahsedilmez ancak 7 tane A Milli futbolcu çıkardık. Satılan futbolculardan da Beşiktaş'a 12 milyon euro katkı sağladık. Sonucunda da kulüpten ihraç edildim.
Kiralık futbolcular kulüplerin kamburudur.
Ortaya futbolcuyu çıkarıyorsunuz, o da elini kolunu sallayarak gidiyor.
Böyle bir tüketim anlayışıyla kulüpler borç batağında. Süleyman Seba ve Gündüz Tekin Onay'ı bir kez daha rahmetle anıyorum...