1 puana sevinmeli
Trabzonspor daha maç başlar başlamaz kontrolü rakibine verdi. Bu eğer sizin planınızsa yapabilirsiniz. Herhalde Lille Teknik Direktörü Garcia bile bu kadar uyuşmuş bir Trabzonspor beklemiyordu.
Öyle ki maçın ilk yarısında garip anlar yaşadık.
İki takım oyuncuları orta sahada bir yerlerde karşı karşıya geliyor. 5'er kişi birbirlerine bakıyor.
Bu bakışma Tarantino filmlerinde karşılıklı silah çeken adamların bakışmasına benziyor.
Sadece burada kimse kimseye ateş etmiyor.
Topa sahip olan geri dönüyor. Trabzonspor'u, İnter önünde üstün kılan pas trafiğinin yerinde yeller esiyor. Sanki geçen yıl Bursaspor'u Şampiyonlar Ligi'nde felç eden virüs Avni Aker'de. Colman ne yapacağını bilemiyor. Alanzinho sahada mı belli bile değil.
Onların bile kafası play-off'luligimizde. Böyle olunca Hazard, Sow'ukaçırıyor aradan.
O kalabalıkta nasıl bu kadar yalnız kalabiliyor Sowbilinmez. Halbuki 5 metre ötesi adam kaynıyor. Açıklanması mümkün görünmüyor.
Suç virüste diyelim...
VAZGEÇMEYEN TRABZON!
Devre arasında futbolcuların kafasından aşağı su dökülüyor. Öyle olmalı. İkinci yarıda rakibin üzerine gitmeye çalışan bir Trabzonspor var.
Ama yine yenilen kontralar ve tehlikeler var.
Geçen sezonun vazgeçmeyen Trabzon'u çıkıyor ortaya. Umutsuzluk en üst noktadayken oyuna Adrian giriyor.
Ya da Alanzinho çıkıyor diyelim.
Sahada ne yaptığını bilen adam sayısında artış oluyor açıkçası. Lille'inaslında pek de sağlam pabuç olmayan savunması hemen hata yapıyor.
Keşke ilk yarıda böyle bir hareketlenme yaşansaydı.
Evinde maç kazananın olmadığı grupta Trabzonspor beraberlikle büyük kayıp yaşamadı.
Hatta bu maçta gösterdiği performansla bu puana sevinmeli bile diyebiliriz.
Ana fikir şu: Trabzonspor, Şampiyonlar Ligi'ndeki her maçını İnter deplasmanı formatıyla oynayamaz.
Oynamaya çalışırsa sonu iyi olmaz...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.