Didier Drogba ve sonrası
Fatih Terim, Galatasaray'ın takım ayarının bozulmaması adına kadroyu zorunlu olmadıkça bozmuyor.
Bu tercih hem iyi hem riskli.
Birlikte oynama alışkanlığını ve ezbere pas akışkanlığını kazanan oyuncuların sahadaki verimi artar. Ancak bu verimliliğin kalıcı olması için kulübenin de rekabeti körüklemesi gerekir.
Rekabet olmazsa değişmeyen takımla ligi, kupayı ve Avrupa'yı birlikte götürmek zorlaşır. Neden mi? Devamlı oynayanlar 'akıl tutulması' ya da 'Rehavet' yaşayabilir. Tribünde oturan özellikle yabancı oyuncular maç ritmini kaybedip zihinsel olarak hantallaşır.
Bursa'da ilk yarı fauller yüzünden kaliteli bir maç izleyemedik.
İlk 25 dakikada 14, toplamda karşılıklı 18 faul yapıldı. Bursa, Galatasaray'ın pas kalitesini durdurmak için sahasında rakibi kalabalık karşılayıp, kanatlardan hızlı çıkarak gol bulmaya çalıştı.
Hamlesiyle şaşırttı
Bursa'yı böyle tedbirli oynamaya Galatasaray'ın kadrosundaki şöhretli isimlerin, enine, dikine çabuk pas yapmalarının ittiğini gördük.
Burak çok fırsat kaçırdı ama sonunda Hamit'in akıllı pasında çabuk dönüp golü attı.
İki yıldır gol kralı olan Burak'ın kaçırdığı pozisyondan sonra kafaca" Nasıl kaçırdım?" psikozundan sıyrılması gerekir.
Futbolda 'kazanan takım bozulmaz' felsefesi önemlidir. Terim'in Drogba'yı oyundan alması şaşırtıcıydı. Bu hamle, Bursa defansını rahatlatıp, ataklara destek vermesini sağladı.
Drogba-Emre Çolak değişikliği Galatasaray'ın Drogba ile rakip üzerinde kurduğu korkunun kaybolmasına yol açarken, takımın boy standardını da düşürdü.
Yenilen golde eğer Drogba olsaydı, savunmaya yardıma gelecek ve G.Saray kazanacaktı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.