Müjdeler olsun!
Ben bu Eskişehir Atatürk Stadı'nda unutulmaz maçlar seyrettim. Puan savaşları, final maçları ve de şampiyonluk turları gördüm. İnanın bana, böylesine sıradan bir maç asla görmedim. Kuddusi Müftüoğlu ilk yarının bitiş düdüğünü çaldığın da ilk acıdığım kişi Frank Rijkaard oldu. Çünkü, resmen uyutuldu ve kandırıldı.
Elindeki malzeme ile sahaya çıkan takıma bakın, sadece bir yeni transfer var. Ali Turan! O da aslında Allahlık Ali bey.... Başkan ve sayın futbol sorumlusu Adnan beyler, transferler nerede. Hala "Cek"li, "Cak"lı vaatlerle gün geçiriyorsunuz.
36 dakikada, topu elinden kaçıran ve gol olan pozisyonu büyük bir kaleci yapar mı? asla yapmaz. Suçlu Ufuk mu? hayır kaleci almayan sizlersiniz. Orta saha alın dedik, almadınız. Sahaya çıkan Barış, Mustafa Sarp ve Elano, Eskişehir'e karşı ne oynadı? İsabetli bir şutları yok!
3-1'e bakıp aldanmayın
Arda'nın kaleci ile karşı karşıya kalıp kaçırdığı bir gol var ki, herkesi hem şaşırttı hem de üzdü.
Ancak, 69 dakika da aynı Arda'nın vurduğu şut kaleye girerken eski Cimbomlu Volkan'ın golü tamamlaması ilginçti. Ardından Servet'in attığı ile Galatasaray çok rahatladı.
Bir şeyi açık, açık yazmakta kesinlikle yarar var. Galatasaray'ın bu oyunu ile düzeleceğini söyleyenler kesinlikle yanılırlar.
İkinci yarıda Eskişehirspor'un kaçırdığı gol pozisyonları var. Bunları Galatasaray geri dörtlüsünde özveri ile oynayanlar kurtardı. Servet ve Neil ölümüme toplara girdiler. Bir çok pozisyonları önlediler.
Gol kaçırdıktan son kendine gelen Arda galibiyette büyük rol oynadı.
Tek santrfor oynayan Baros'un golü akıl doluydu.
Onun yanında bir golcü daha lazım.
Kısacası tekrar edelim; 3-1 bakıp sakın aldanmayın! Bu galibiyet sadece, "Müjdeler olsun , Galatasaray galip geldi" demek için geçerli bir sözdür
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.