Fener'i taşıyamıyor
_Haftanın bir diğer kaybedeni ise Fenerbahçe'ydi. Gaziantepspor maçında 1-0 öne geçmesine rağmen bu skoru koruyamadı ve karşılaşmadan 2-1 mağlubiyet ile ayrıldı.
Aykut Kocaman bu Fenerbahçe'yi taşıyamıyor! Taşıyamıyor, açık... Fenerbahçe'nin iyi oynadığı, iyi göründüğü maçlara bakın. O maçta ya çok iyi bir Emre var, ya da çok iyi bir Alex var. Bu ikisinden biri iyi oynamadığı zaman ya da takımda olmadığı zaman Fenerbahçe'nin 'futbol' diye ortaya koyduğu bir şey yok. Dia gibi bir adam 85'te, Niang bir adam 90'da sahaya giriyorsa bu kadronun eksik ya da yanlış olduğunu kimse söyleyemez. Fenerbahçe'nin pek çok kişinin gıpta edeceği bir kadrosu var geçen seneki Galatasaray gibi... Ama o Galatasaray'ı nasıl Rijkaardtaşıyamadıysa bu Fener'i de Aykut taşıyamıyor.
Psikolojik olarak taşıyamıyor. Başından beri söylüyorum; poker suratı ile kenarda duran hoca takım ruhu yaratamaz. O takıma adrenalin yüklemesi yapamaz. İşler iyi gittiği zaman gider ama futbolcu kenara baktığı zaman, kenarda boş bakan bir surat gördüğü zaman, anlamsız bakan bir surat gördüğü zaman, öfkesiz ya da sevinçsiz bakan bir surat gördüğü zaman havaya girmez. Büyük takımın, büyük hocası olmak lazım. Büyük hoca da kendini kenarda belli eder. Aykut ya marifet zannediyor böyle görünmeyi ya da hakikaten içinde böyle bir ruh yok. Fener yenmiş ya da yenilmiş umurunda değil. 'Ben işimi yaparım, paramı alır giderim.' Aykut'un görüntüsü bu...
Yaptığı işe bakınca da seçtiği takım da doğru değil. Yaptığı değişiklikler de doğru değil. İşler iyi gidiyorsa mesele yok; gitmiyorsa, Aykut'tan hayır yok. Böyle büyük takımın hocası olunmaz. 'Efendim Hıncal da hiçbir hocayı beğenmiyor'; ne yapayım!.. 'Adım kötüye çıkmasın' diye beğenmediğim bir adam için 'Beğendim' diyecek halim yok.
'ANADOLU İHTİLALİ' DENEMEZ
_Ligde 12. hafta geride kaldı ve ilk 4'te Anadolu takımı var. Bu pek sık rastladığımız bir durum değil.
Bunlardan en ilginci belki de İstanbul Büyükşehir Belediyespor. Kayseri de yeni hocasıyla sürpriz bir sonuca imza attı ve ikinci sırada. Bir Anadolu baskınından bahsedebilir miyiz?
'Anadolu baskını' falan yok. 'Sezon sonunda Galatasaray dokuzuncu, Fener onuncu, Beşiktaş on birinci' olsa diyelim bu 'Anadolu ihtilali' anlamına gelmez. Anadolu ihtilali olması için kasım ayında Avrupa'da olmaları gerekir. Trabzon ve Bursa, Avrupa'da var mı? Ne biçim Anadolu ihtilalı bu! -Bursa var ama yok gibi... Golü yok ya! Bırak puanı golü yok Bursa'nın. Trabzon gitmiş zaten. Hangi Anadolu ihtilalı? Şu an Avrupa kupalarında oynayan takımlara bir bak. Beşinci sınıf takımlar oynuyor! Karpaty'ler, Young Boys'lar, Levski Sofya'lar, bilmem neler!.. Bunlar Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi eleyen takımlar. Beşinci sınıf takımlar. Bu 'Büyük takım' dediğimiz takımların hangi durumda olduğunun işareti. 'Anadolu ihtilali' olsaydı Bursa, Avrupa'da oynardı, Trabzon Avrupa'da oynardı. Büyükler gerileyicince 'puan cetvelinin ilk üç sırası boş kalacak' diye bir kural yok.
Orada biri olacak. Ben 5 puan alırsam 6 puan alırlar, lider olurlar ne olacak! Mecbur olmaya! Sen birincisi, ikincisi, üçüncüsü olmayan bir puan cetveli gördün mü hiç hayatında! Biri olacak. Ama Çatladıkapıspor, başkası olacak.
TOPBAŞ'I ANLAMIYORUM
_Kısıtlı bütçeye ve taraftar desteği olmamasına karşın İstanbul Büyükşehir Belediyespor'un dev bütçeli takımlarımızın üzerinde yer alması oldukça ironik!.. Belediye yüz karası!.. Belediye derhal kapatılmalı.
Millet Meclisi yasa çıkarmalı bu belediye takımlarına. Yasa çıkarmalı. İstanbul halkının spor yapmasıiçin ayrılması gereken paralar hiçbir seyircisi olmayan, hiçbir özelliği olmayan bir takıma 'transfer parası, prim ve maaş' diye ödeniyor.
Ayıptır!
Orada Melih Gökçek... Bırak Ankaragücü palavrasını!..
Transferin nasıl yapıldığını da biliyoruz. Ankaraspor'un Ankaragücü nasıl olduğunu. Melih Gökçek'in keyfi olsun, burada Kadir Topbaş'ınyanındaki birtakım adamların 'keyfi olsun' diye... Kadir Topbaş'ın alakası yok futbolla..
O Melih Gökçek gibi değil...
Melih Gökçek, kendisi ve ailesi için yapıyor o işleri. Kadir Topbaş'ın niye yaptığını anlamıyorum! Ama Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun çıkarıp yasaklamalı. Belediyelerin her türlü profesyonel sporla uğraşmalarını yasaklamalı...
Belediyeler voleybol takımı da kurmamalı. Belediyeler atletizm takımı da kurmamalı. Belediye'nin görevi spor yapmak isteyen bireye ya da kuruma yardım etmek; o kadar.
Bana kimse maval okumasın; 'Efendim, belediye bütçesinden para verilmiyor' diye... Nereden geliyor bu milyarlar; eski parayla trilyonlar? Millet çok mu meraklı İstanbul Büyükşehir Belediyespor'a bağışta bulunmaya!
Sıkıysa bulunmasın!
Belediye olarak o kadar gücün varsa, seyircisi olmayan kulübe bu kadar bütçeyi sağlayacak gücün varsa bu gücü hayırlı bir iş için kullanacaksın. Abdullah Avcı ve 20 adamın cebine para doldurmak için değil. 'İstanbul Belediyespor'un bütçesi' bir açıklansın bakayım. Geliri nedir, gideri nedir?
Bir açıklansın bakayım. Ondan sonra o gelirin nasıl edildiği de bir açıklansın. Kim vermiş? Kim bağışlamış? Nereden toplamışlar o parayı?
İLK DEFA DOĞRUYU YAPTI
_Türkiye'de artık daha çok bulunan ve daha çok maç izleyen Hiddink, Hollanda maçı için sürpriz bir kadro açıkladı. 4 büyük takımın yanı sıra 7 Süper Lig takımından da oyuncu davet etti. Bu değişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geldiğinden beri ilk defa doğruyu yaptı. Hatta ben isterdim ki Bank Asya Ligi'nden de bir-iki tane futbolcu bulsun ve seçsin. Üçüncü kümeden de bir-iki tane futbolcu bulsun, seçsin. Hiddink'in bu ülkeye bu kadar büyük maliyetle gelmesinin sebebi bu... Yeni bir Türk takımının kurulmasına ihtiyaç var. Çünkü eskiler bir iş beceremediler.
Onlar bitmiş, devrini kapatmış. İsimleri ne kadar büyük olursa olsun.
Birinci ligde, bu 6+2 sisteminden sonra neredeyse yerli oyuncuya yer kalmadı. Liglerden arayıp bulmak gerekiyor.
Bunun için de Türkiye'de olacaksın, her tarafa gideceksin.
Bir günde üç maça gitmiş. İsterdim ki o üç maçtan bir tanesi Bank Asya maçı olsun. Hiddink'in Türkiye'de lig oynanan her takımın olduğu yerde bir tane gözlemcisi olsun. 'Scout' derler uluslararası dilde, 'izci, izleyen' anlamında...
Ben 17 yaşında gazeteciyken mesela Baba Gündüz'ün scout'ıydım. "Hıncal, ben Ankara'ya gelemiyorum.
Ankara mahalle liglerinde birtakım adamlar gözüne çarpıyorsa, bana haber ver" demişti. Hatır için, paralı değil.
Galatasaray'ın hocası Ankara mahalli ligini izlemesi için birinden rica ediyor.
YILDIRIM'IN KEYFİ İÇİN 8'E ÇIKTI
Hiddink'in de olmalı. Oradan iyi bir rapor geldiği zaman güvendiği bir adamı göndersin. Çünkü hepsine kendisi koşamaz. Diyelim, üçüncü ya da dördüncü antrenörünü, 'Kozanspor'da birisi varmış. Git şuna bak' de gönder. 'Gittim, baktım hocam. Çok iyi' derse bu defa Oğuz Çetin'i yollayarak, Oğuz'dan da iyi rapor gelirse kendi giderek...
Türk Milli Takımı ancak böyle kurtulur. 6+2 ile başka türlü kurtulmaz. Çünkü 6+2 Türkiye'ye iyi adamların değil, ucuz adamların gelmesine sebep oluyor.
Anadolu'daki kulüplerin tek geliri büyük kulüplere oyuncu satmak. Onun için adam elindeki kıymetli futbolcuyu pahalı satıyor. '5 milyon euro' diyor. Oysa 5 milyon euro'ya üç tane Brezilyalı çöpü getirmen mümkün.
Tanzim satışı gibi Brezilyalılar...
Onun için benim büyük kulüp yöneticim onları tercih ediyor. Arjantin'in, Brezilya'nın, oranın buranın ucuz adamlarından dolduruyor. Şimdi 8 taneye izin var. Kadro zaten 18 kişi. Takım zaten 11 kişi. Türk futbolcusuna kalan yere bak!..
Anadolu kulübü satamayınca büyük kulübe doğru dürüst para ile hatta bedava kaptırınca Bekir gibi, Ali Turan gibi adamı... Ne yapacak? O da yetiştiremez oluyor, o da ucuzculuğa başlıyor. O da tanzim satışı pazarına gidiyor.
O zaman bir milli takım hocasının birinci ligden bir milli takım kurma şansı çok düşük. Bunun günahı federasyonlarımıza ait. Aziz Yıldırım'ın keyfiyle dörtten başlayarak işi sekize kadar getiren federasyonlardır.
* * *
BEŞİKTAŞ'IN İSKELETİ YOK
Rotasyona karşı değilim ama bir kadro ile bu kadar da oynanmaz. Schuster dengesiz davranıyor
_Beşiktaş, Gençlerbirliği karşısında zorlandı ama iki yarının uzatma dakikalarında bulduğu iki golle galibiyete ulaştı. Beşiktaş ile ilgili neler söyleyeceksiniz?
Şimdi, iki şeyi birbirinden ayırmak lazım: Schuster'in rotasyon yapmasına itizarım yok. Beşiktaş çünkü Avrupa'da hâlâ ümitli olarak devam eden tek takımımız. Hem de ligde iddiasını sürdüren, büyük takımlardan bir tanesi... Böyle olunca elindeki zengin kadroyu ekonomik kullanması doğal. Buna itirazım yok. Ama rotasyonda ipin ucunu kaçırmamak gerekiyor. Her maçta yeni sürprizler yapmak da hocalık değil. Bir takımın iskeletinin olması lazım. Ne kadar büyük futbolculardan kurulu kadrosu olursa olsun, bir takımın bir iskeletinin olması lazım. Ben Manchester United ya da Barcelona sahaya çıkarken aşağı yukarı kimlerle oynayacağını biliyorum. Birisi İngiltere'de birisi İspanya'da olduğu halde... Ama Beşiktaş nasıl sahaya çıkacak bilmiyorum! Kalecisinden başlayarak o gün Schuster kimi oynatır bilmiyorum, neye göre oynatır bilmiyorum. Futbolcular da bilmiyor. Bir gün ilk 11'de ertesi gün kadroda yok. Neye göre yok, neye göre var!.. Bir iskelet kuramazsan takım olamazsın. Takım olamadığın zaman da her maçında, her türlü sonuç olabilir. Schuster dengesiz; davranışlarıyla dengesiz, takımı yönetirken dengesiz. Dua etsinler Gençlerbirliği bir şey oynamadı. Hiçbir şey yoktu.
BÖYLE PENALTI OLMAZ
_Abdullah Yılmaz'ın penaltı kararıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Maçın kırılma noktasıydı. Palavra bir penaltı. Böyle bir penaltı yok. Tartışılmaz bile... O penaltıysa eğer Türkiye'deki her maçta en az 6 penaltı olması lazım. Gençlerbirliği'nin öyle bir görüntüsü var ki; Ermanhoca sık sık söyler, "Üç gün üç gece oynasalar o takım gol atamaz." Buna rağmen Beşiktaş'ın en iyisi Rüştü... Anla Beşiktaş'ın nasıl maç kazandığını!..
* * *
ERTUĞRUL NEREYE!
Ertuğrul örnek kişiydi. Şimdi oyuncusunu, hakemleri, rakipleri küçümsüyor, önüne gelene saldırıyor
_Trabzon kazanmaya devam ediyor. Bu defa Jaja sahneye çıktı ve 2 gol atıp, Trabzon'un liderliğini korudu. "Efsane yeniden doğuyor", "Trabzon eski günlerine dönüyor" şeklinde haberler, yorumlar okuyoruz. Katılıyor musunuz?
Bunlar bizim tabelacı medyamızdır, tabelaya göre yazı yazmaya bayılırlar.
Trabzon, Bursa'da Bursa'yı yenince ligde de lider olunca, hemen 'Efsane' oluverir.
Trabzon'un 2 golü Bursa savunmasının armağanı.
Birincisi Vederson'un, ikincisi Ömer Erdoğan'ın armağanı 2 golle, 2-0 kazandı Trabzon!.. 'Trabzon efsanesi' diyen herkese ben meydan okumaktan bi hal oldum. O 2 gol dakikasını, yani Jaja'nın vuruş yaptığı anları çıkaralım, maçın geri kalan kısmını seyredelim; bakalım hangi takım, top oynamış, bir şeyler yapmış.
Bursa'nın sergilediği futbol Trabzon'dan iki misli daha iyiydi.
Bursa adına üzüldüğüm şey Ertuğrul Sağlam'ın tavrı. Ertuğrul Sağlam değişmeye başlamış.
Kendi futbolcusunu küçümsüyor, hakemleri küçümsüyor. Ertuğrul böyle değildi.
Kenarda çok centilmen bir adamdı, örnek bir görüntüsü vardı.
Şimdi önüne gelene saldırıyor, hakemlere saldırıyor.
Birisinin ona, 'Ertuğrul nereye' demesi lazım! 'Sen bu muydun?' demesi lazım. Bursa'yı Bursa yapan, şampiyon yapan o örnek Ertuğrul'du... Bu Ertuğrul değil. Hiç yakışmıyor Ertuğrul'a, hiç yakışmıyor...
Hele gol kaçıran futbolcusuna şöyle bir bakışı var; yakından gösterdi televizyon, inanamadım. Bir hoca kendi futbolcusuna, hem de önemli futbolcusuna böyle bakmaz.
Elinde bu kadar eleman varken senin oynattığın futbola bakıp benim sana öyle bakmam lazım. Volkan gibi bir adamı kullanamıyorsan sana öyle bakmak lazım.
Elinde Sercan ve Turgay gibi iki adam varken çift santrforla bir oyunu düşünemiyorsan çok ayıp!
Bursa'nın yedekten giren üç adamını Galatasaray da Fener de Beşiktaş da Trabzon da bayılarak oynatır. Canavar gibi kadro var elinde. Ama Bursa haftalardan beri tepetaklak gidiyor. Bağıra bağıra kötüye gidiyor.
Şaşıran oldu mu; Trabzon, Bursa'da kazanınca?
Ama tekrar söylüyorum; talihsizdi, kendi hataları vardı ama 15. dakikada 2-0 mağlup duruma düş. Ne olacak?
Trabzon 15 dakikada senin sahanda iki gol atıyorsa, geri kalan 75 dakikada senin seyirci desteğin var arkanda, 4 tane atarsın ve 4-2 kazanırsın. Niye atamıyorsun? Atabilecek oyunu kuramıyorsun?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.