Çok eskiden!
Bu ülkede futbolun ömrü kalleşlikleri yenilemekle geçiyor.
Adaletsizliğin bu kadar ayyuka çıktığı bir lige "Süper Lig" deniyor da neresi süper?
Yok hükmündeki futbolu mu?
Adaletten zerre kadar nasibini almamış teknik direktörleri ya da kulüp başkanları mı?
Biz bu yüzleri daha önce de gördük, kim bilir daha neler göreceğiz!
Yoo takım ayırmıyorum, çünkü her takımın sisteme bakışı aynı.
Birbirlerine demedik laf bırakmayan başkanlar bile mesele "ganimet olduğunda aynı sofradan yiyor! Biri çıkıp da "bu benim hakkım değil" demiyor.
Ali Palabıyık'ın , Çaykur Rizespor- Galatasaray maçında işlediği cinayeti geçen sezon Fenerbahçe- Başakşehir karşılaşmasında Bahattin Şimşek işlemişti.
Cinayetlerin meşru zemin bulduğu düzende Bahattin Şimşek'in adı vicdanlı yüreklerde "zanlı" olarak kaldı.
Maçtan sonra "bileğimizin hakkıyla kazandık" diyenlere seslenmiştim.
"Kirli düdükler ne zaman bilek oldu?"
***
Cümlelerim tanıdık gelebilir.
Bizler Başakşehir'de Abdullah Avcı'nın elinden ahlaksız hakemlerle ve zorbalıkla alınan şampiyonluklar gördük.
Bizler ne şampiyonluklar da gördük, oynadıkları kirli roller tespit edilen hakemler meslekten menedilip tarih önünde "suçlu" bulundu.
Ne teknik adamlar gördük o ahlaksız hakemlerle gurur duydu.
Kötülüğün ve medyadaki yağcılığın palazlanması yüzünden bugünlere gelinmiştir.
Hakem mezarlığına kıytırık bir şampiyonluğun bayrağını dikmek için sırada bekleyen kim varsa buyursun!
Nasılsa asalet tarihten silinmiştir.
***
Bu ülkede çökertilmeyen en yakışıksız örgüttür böyle hakemlik.
Sanrım geçen yıldı, bir arkadaşım "hakemlerin düdüklerindeki kir oranını hesaplayacak bir makine yok mu?" diye sormuştu da "gerek var mı?" diye karşılık vermiştim.
"Gözlerin ne güne duruyor!" Bir hakem açıkça takım kolluyorsa onun haysiyet sorunu vardır adamlığı yoktur.
Böyleleri için adamlığın lüzumu da yoktur, o yüzden birilerine uşaklık etmek onlar için gurur sayılır.
Nietzsche'nin sözü; "yaşama karşı sorumluluğumuz daha yücesini yaratmaktır daha alçağını değil." H H H
Futboldaki yozlaşmanın sebep sonuç araştırmasını daha önce yapmıştık ve çocuklara bırakılan miras da ortada.
Futbolun dili yaralandı adalet toprağa gömüldü. Dürüstlüğün matah bir şey olmadığını, haram yemenin tadına doyulmadığını gösteren adamlar üretildi ve çocuklara "onları başınızın üstünde taşıyacaksınız" diye emredildi.
Kitap okumanın değil insanların canına okumanın zehri enjekte edildi.
Dedelerinin zamanındaki insani ve sportmenlik şartları o çocukların da hakkıydı ama renk körü babalar çocuklarını da kendileri gibi yetiştirmeyi taraftarlık saydılar.
Bu sistem hiçbir şekilde düzelmeyecek ve gün geçtikçe daha da kötüye gidecektir.
Not: Zamanın şartları denilen bir gerçek üretilmiş ve insanlara hükmeder olmuşsa, gözden çıkarılmış değerleri savunmak zordur bu memlekette.
Oysa denize atılan şişelerin içindeki mesajlar bile adresini bulurdu.
Eskiden çok eskiden
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.