Truva atları bayram etsin!
Macaristan'da beklenen fırtınadan yine ağır yaralı çıktık. Brezilya umutlarımız tümüyle bitti. Şimdi kurtlar sahneye inebilir. Arkalarındaki kan emici tüccarlarıyla!
* * *
Oysa farklı bir başlangıcımız vardı.
Romanya maçında siyah olanlar maviydi.
Romanya maçında patron olanlar emekçiydi.
Gençliğin getirdiği enerjiyle, ustalığın karışımından kaliteli bir takım görüntüsü oluşturduk.
Bir karınca bandosu galibiyeti anonsluyor dedik.
* * *
Bu dakikalarda pozisyonların odak noktası Emre'ydi.
Hem dişliydi, hem yaratıcı.
Bindirmelerin gücünün giderek artmasının kanatları iyi kullanmakla da yakın ilgisi vardı ve Caner'in soldan bindirmesiyle, Mevlüt'ün golü geldi.
* * *
Ne olduysa attığımız golden sonra oldu.
Her şeyin iyi gittiği dakikalarda, içe dönük oyun ve beraberlik golü.
Yine Volkan'ın hatası ve her şeyin tersine dönmesinin ilk sebebi. İki maçtır yediğimiz gollere bakıyorum da..
Bir kale nasıl yıkılırsa, öyle yıkıldık gümbür gümbür
* * *
Golden sonraki dakikalar, hava boşluğuna düşmek gibiydi.
Ve o boşluktan bir türlü kurtulamadık. İkinci yarının başında da kabullendiğimiz baskı, beşe bir pozisyonda yediğimiz golle sonuçlandı. Ardından penaltı… Orta alan tamamen çöktü.
Tempomuz giderek düştü.
Macaristan çoğaldıkça, biz azaldık. İyi başladığımız maçı, çaresiz bir misafir olarak terk ettik.
* * *
Sahada elle tutulur tek adam Emre'ydi.
Diğerlerinin maçın başlangıcıyla, bitişi arasında söyleyecekleri tek şey olabilir. "Birimiz hepimizi yalnız bıraktık. Hepimiz bir olduk hayalleri yıktık."
* * *
Ben sadece Abdullah Avcı için üzüldüm.
Bu ülkenin futbolu için talih olan bir teknik adamın sinsice yıpratılmasına ve Türk futbolunun içindeki Truva atlarının hainliğine.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.