Tiyatro
Birinci perde.
Futbolun onuruyla oynanan bir tiyatrodayız.
Türk futbolu kötü bir evreden geçiyor. Ama bazı maçlar da rüzgar gibi geçiyor.
Hafta sonunda gözlerimizin pasını silen Trabzonspor-
Beşiktaş maçını izledik.
Takım olmanın tüm şartlarını oluşturmuş bir Manisaspor'u kaç haftadır izliyoruz.
Teknik direktör Kemal Özdeş'in hakkını kim verecek?
Birinci perde ikinci bölüm.
Fenerbahçe'nin ligin lideri olması sadece bir tesadüf.
Takımın içi kanıt arayanları zahmetten kurtaracak kadar beceriksizlik dolu.
Sinerji de sıfır, kazanmak adına enerji de.
Aykut Kocaman, takımdaki futbol felcini, ağır adam duruşuyla örtbas edeceğini zannetmesin.
İkinci perde birinci bölüm.
Yetenek her şey değildir, adamlıktır aslolan.
Engin Baytar denen bir futbolcu var. Şenol Güneş gibi biri, onu iyileştirebilmek için neler yapmadı.
Ama adamın harddisc'i arızalı. Tedavisi için saha dışında doktor gerekiyor.
Ona"vur, kafa at" diye fısıldayan güçlerin varlığını da inkar etmeyin.
İkinci perde ikinci bölüm.
Tribünleri doldurmak değil mesele. Mesele tribünleri sportif duygularla donatmak.
Trabzonspor taraftarı maç boyu Egemen'e yuh çekti.
Niye? Trabzonspor'da forma giydiğinde, iliklerine kadar mücadele ettiği için mi?
Şimdi karşı takımda oynadığı için mi?
Madem öyle transferler yasaklansın. Herkes kendi takımının ölümüne kadar demirbaşı olsun, öyle mi?
İkinci perde üçüncü bölüm.
Tribünleri tahrik edenler.
Quaresma penaltıyı atıyor, kullandığı harfler sessiz ama kol hareketi çirkinlik alfabesi.
Kolları dövmeli adamın alnındaki dövmede "kışkırtıcı ajan" yazıyor.
Sevinmenin bile bir asaleti vardır ama Quaresma'da o asalet yok.
Burak Yılmaz da, ucuz penaltılarla tribünleri ayağa kaldırmak yerine, ayakta durmayı öğrensin. Tahrik ustalığı ona yakışmıyor.
Üçüncü perde.
Futbolcunun da gururu var.
Sercan Yıldırım, maçın 75. dakikasında oyuna alınıyor.
84. dakikada oyundan alınıyor.
Fatih Terim, Engin Baytar'a arka çıkmakla, Sercan'ı "girdi çıktı" oyununda yok etmek arasındaki tercihini doğru yapmalıydı.
Galatasaray, sonucu korumak için değerlerini talan eden bir takım olamaz.
Kapanış. "Ben sizin damarlarınızda dolaşan, tedavisi olmayan bir yozlaşmayım" diye pankart açıyor futbol. "Ama üzülmeyin" diyor. "Ne kadar pisliğe batsam da.
Ne kadar kalitesiz olsam da...
Sizin hayatınızdayım."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.