Bant yayın : 1 Canlı yayın: 3
Dün gece golü yiyene kadar, bir maçla her sırrı çözdüğünü zannedenlerin kendine düğümlenmesi vardı. Ama 60. dakikadan sonraki bant yayınlarını bırakıp naklen oynamak, Fenerbahçe'nin galibiyetinin öznesiydi.
* * *
İlk dakikalarda durumunu rakibine kabul ettirme düşüncesinde bir Fenerbahçe. Ayağa, bol paslı bir futbol anlayışı.
Üstelik duran toplarda, yeni varyasyonlar...
Ama bir şeyler eksik.
Rakip alana hızlı bindirmeler yok.
Orta alandaki militan ruh kayıp. Gökhan Gönül ve Dia'nın yokluğu çok şeyin sebebi sanki. Semih ve Bekir'in varlığı da...
* * *
Fenerbahçe'de tedirgin bir savunma duruşu mevcut. Savunma dört yol ağzı, her yol Volkan'a çıkıyor. "Adam kaçırma" eylemlerinde baş oyuncu Yobo... Semih'in kavganın şeklini değiştirmek için kılını bile kıpırdatmadığı ilk yarı.
Ve Santos'un umarsız oyun anlayışı.
İlk yarının başlangıcıyla, sonu arasındaki Fenerbahçe'yi tahlil etmem gerekirse. "Geçen haftanın kötü bir taklidi."
* * *
İkinci yarıda, Fenerbahçe adına yeni bir dayanışma gösterisi bekledim.
Ama her pozisyonda mat olan Santos'un açtığı kapıdan Manisa'nın golü geldi.
Manisa'nın direnci de bu golle bitiverdi.
Ve direnç gösteren bir Fenerbahçe çıktı sahneye. Önce Alex'in penaltı golü, ardından Niang ve Dia'nın golleri. Alex'i tırnak içine alıyorum.
Dün gece çok kişilikti yine.
Takımın varolma sebeplerini oluşturan her eylemde onun ayak izleri vardı.
* * *
Dün sahada içler acısı bir hakem vardı yine. Bekir' tek sarı kartla geceyi kapattı. Lugano'nun eline çarpan top, Manisalı bir futbolcuya çarpsa, Aziz Yıldırım ve Aykut Kocaman ne diyecekse, şimdi de söylesinler. Mesele adaletse eğer!
Bilinmelidir ki... Bu hakemlerle yakında bütün tribünler yankılanacak.
Çünkü düdüğünde adalet olmayanlar için, haksızlıkların isyanı çok seslidir.
"Futbolun katili Türk hakemleri"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.