Hikayenin sonu
Annelerin astığı çamaşırların rutubeti sarardı sokakları.
Yoksulluğun pabuçlarının arkasına basardı babalar.
Her yağmurda evleri su basardı.
Futbolun alçakları evleri basmamıştı daha. İhanete ibadet eden televizyonlar hayatımıza girmemişti henüz...
Eski zaman el radyolarının, birbirine sürtünen televizyonların kaypaklığına inat, kutsal bir yanı vardı.
Çocukken kazandıklarını yaşlandıkça kaybeden büyükler, hayatın yükünü çocukların omuzlarına attı.
Yan yattı hayatın gemileri.
Kaypaklara itibar arttı. Mesleğimizi kaybettik hükümsüzdür. HHH Her hafta yenilenen şehvet reyonlarında, televizyonlar renkleniyor. Çeteler güçleniyor.
Teknik direktör seçimini bile, ekran ağalarının yaptığı ülkeyiz.
Teknik direktöre saldıran zorbalar ülkesi.
Yere düşen taraftarı tekmeleyen kabadayı antrenörler memleketi. Efendiliğin gözünden düşenlerin, medyanın gözüne girmesi sebepsiz mi sanıyorsunuz? Futbolun ahlakı yok.
Futbola yön verenlerin de...
Her şey para... Para kıvırmakta, gerdan kırmakta.
Para soysuz küfürlere arka çıkmakta.
Köşeleri ele geçirenler, dişlerini çocuklarımıza geçiriyor.
Kendileri gibi olmayan teknik adamlara.
Bütün köşeler kapılmış. Medya, teknik adamlar ve başkanlar arasında alışveriş manzaraları mevcut. Hakemliğe de gazeteciliğe de, yöneticiliğe de bilgi ve zarafet gerekmiyor artık.
Satılık ruhlar galerisinde forma renkleri yetiyor!
Bir mesleği katledip... Haysiyeti, onuru tanımayan adamları ülkenin en tanınmış adamlarına dönüştürenler...
Bunların bedelini ödeyecektir.
Ya da çocukları ödeyecektir onların bedelini.
Çünkü insanların çocuklarına bırakacakları, sadece evler ve banka hesapları değildir.
Sükseli apoletler de değildir.
Ahlaksızlık da bir mirastır.
Ve bilinmelidir ki...
Puştlar başını sever hikayelerin.
Bizler sonunu.
* * *
ŞENOL GÜNEŞ GİBİLERİ
Şenol Güneş, yaşça büyük olduğu ve hatta misafir olduğu halde, Aykut Kocaman'ın yanına gitti.
Aykut Kocaman'ın yüzündeki ifadeye baktım.
Ne saygıdan eser, ne centilmen ruh esintisi.
Aradan 3 gün geçtikten sonra, gerçeklerin farkına varmak bir şeyi değiştirir mi?
Kendi kendime söylendim. "Bu adam bir takımı şampiyon yapsa ne olur ki" dedim.
Aykut Kocaman gibileri o kadar çoklar ki... HHH Hafta içinde Şenol Güneş'in söylemlerine baktım.
Komplekslerini aşmış adam duruşuna.
Kendisine karşı kurulan kumpasa karşılık, mücadelesini sahada sürdürmek isteyen teknik adam zarafetine. Şenol Güneş'i alıp omuzlarımda taşıdım.
Böyle adamlar, maç da kaybedebilir, şampiyonluk da...
Kendi kendime söylendim. "Bu ülkenin asıl amacı, Şenol Güneş gibilerini kaybetmemek olmalı."
Şenol Güneş gibileri o kadar azlar ki...
* * *
ADALET RAHMETLİK
TRT 3 kanalı, Bank Asya Ligi'nin nabzını tutuyor.
Pazartesi akşamı gördüm ki, adam tutuyor, takım tutuyor.
Haftanın en özel sonucunu Güngören Belediye takımı aldı.
Ara transferde Yusuf Şimşek'e, 1 milyon yüz bin TL ödeyen Erciyes'i deplasmanda yendiler.
Haftanın karmasına baktım.
Golsüz berabere kalmış Tavşanlı Linyit ve Mersin'den futbolcu var. Haftayı yenik kapamış Altay'dan bir futbolcu bile haftanın karmasında ama Güngören'den bir kişi yok.
Ekranlarda futbola yön verenler içinde, adaleti mumla arasanız bulamazsınız.
Her yerde garip bir alışveriş ortamı bulursunuz.
Ve geçmişin o tarafsız, onurlu gazeteciliğini hatırlayıp, "Hey gidi yıllar" dersiniz kendi kendinize. "Gazeteciliğin ruhunu öldürmek bu kadar kolay mı olmalıydı?" Bütün kanallar hep bir ağızdan cevap verir. "Bu kadar kolay!"
* * *
KÜFÜRE DEVAM EMRE!
Yıllarca kendisine edilen küfürlerden dert yanan Aziz Yıldırım'ın, bir kez olsun Emre Belözoğlu'nun ettiği küfürlerin kulağını çektiğini gördünüz mü?
Kendi çocuklarını tepkiden muaf tutanlar ülkesinde, hiçbir şey tuhaf değildir.
Tuhaf olan o kadar başka şeyler vardır çünkü.
Geçen hafta Fenerbahçeli bir yönetici hesap sordu da, Aziz Yıldırım'ın verdiği cevaba bakın. "Ben Fenerbahçe'nin tarihine leke sürdürmedim!" Bunu bir özellik ve başkalık zanneden başkan, kendisine edilmeyen küfürlere suskun kalmayı da başkanlık zannediyor. Ne acı...
* * *
AHLAKSIZ ALIŞ-VERİŞ
Takımların içinden zaman zaman köstebekler çıkar.
Futbolcu zannedersiniz, ihbarcıdır.
Adam zannedersiniz üç paralık değeri yoktur.
Takımın içindeki sırları satarlar.
Şerefsizliğin birinci liginde oynamak, Süper Lig'de oynamaktan daha anlamlı gelir.
Aynaya baksalar, ayna onların yüzüne tükürür.
O yüzden gizlenirler.
Çöp torbalarında, duşların kenarında ve kendilerine güvenen insanların yanında.
Takımını satan her şeyini satar.
Ve bilmelidirler ki...
Bugün kendisi satan alanlar, yarın onu satacaktır.
* * *
HAKSIZ MIYIM YANİ?
Galatasaray'ı felç olmuş gerçeklerden arındıracak bir gerçek biliyorum.
İki Adnan elele, güle güle...
* * *
KORUMA EKİPLERİ BİLE VAR!
K uryeye çarpıp kaçan Bilica, "Ben görmedim" diyor. Çarptığı insanı görmeyen birinin, aslında önünü göremediği ortadayken. Onun nereye kaçtığını merak ediyor musunuz?
Yöneticilerin himayesine...
* * *
HAFTALIK
Hakemliği kalkındırma projesi rafa kaldırıldı.
Şartlar elvermediği için.
* * *
Önceki gün bir hakem gördüm.
Üzerini silkeledi bir çuval küfür düştü.
* * *
Yandaki mahalleye bir hakem taşındı.
Mahallenin midesi bulandı.
* * *
Bana hakemini söyle, sana ligin sonuna kadar kaç puan alacağını söyliim.
* * *
Hakemin biri hakime gitmiş. "Düdüğüm beni aldatıyor" demiş. HHH Şoför bey, müsait bir yere tükürebilir miyim?
Bir hakem geçti de...
* * *
Bazılarının uzaktan düşmanıdır hakemler.
Bazılarının yakından sevgilisi.
* * *
Ben ne zaman inanacağım..
Hakemlerin gördüğünü çaldığına.
Emekleri çalmadığına.
* * *
Beşiktaş taraftarları kupa maçında tempo tuttu. "Futbolun katili Türk hakemleri..."
Ben de ekranda eşlik ettim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.