Ruhların yükselmesi
İçindeki yanlışların dışına çıkan Fenerbahçe, renkli bir takım haline geliyor. Mücadele eden ve üreten bir takım.
Alçaklarda gezinen kötü futbolun imhasına, ruhların yükselmesi deniyor.
* * *
Konya'daki Fenerbahçe'nin gerilimleri bile göğüsleyecek bir havası verdi.
Gerilimin merkez üssü savunma.
Rakibe bu kadar pozisyon vermekten daha gerçekçi bir gerilim olamaz.
Ama "Böyle gol yenir mi?" azarına karşılık, "Gol nasıl atılır" dersi de inkar edilemez. Dia, Stoch ve Niang, hem sonuç, hem gösteri sanatının özel adamları gibi.
Sezon başındaki Avrupa bozgununu unutturacak kadar da hızlı hareket ediyorlar.
* * *
Konyaspor maçında Mehmet Topuz'un ismi öne çıktı.
İstikrarlı futbolcular bir kez kötü oynadığı zaman dikkat çeker.
İstikrarsız adamlar bir kez iyi oynadığında.
Hatırlatırım!
* * *
Neyse...
Birkaç hafta öncesinde "Fenerbahçe nereye gidiyor?" sorusunun sorulmasıyla...
Cevabın alınması arasında zaman uzamıyor artık. "İstediği yere..."
* * *
Hafta sonunda derbi var.
Birçoklarına göre, Şükrü Saracoğlu'nda Galatasaray adına facia faktörü mevcut.
Pazar gecesi için teknik adam aranıyor ama Galatasaray'ı sırat köprüsünden geçirmek için gerekli koşulları kim üretecek?
Güvenini yitiren futbolcular mı?
Tanıdık kabuslar hep Galatasaraylı futbolculara aitken...
En kötü zamanlarda bilinçaltına verilen emirleri uygulamakta Fenerbahçe'nin üstüne yokken... Galatasaray'ın son yıllarda Fenerbahçe maçlarında gösteremediği mucize, bu maça mı rast gelecek yani? Saracoğlu'ndaki ateş çemberinden yara almadan geçen Arslan resimleri, futbol borsasında altın değerinde!..
* * *
Rijkaard gitti, gidiyor!
Ama bütün suçların babası duruyor. Adnan Polat... Sadece laf üreten ama Galatasaray'ı tüketen adam.
Devir daimli cendere! Rijkaard'ın gidişi çözüm değil.
Şifa kitabında ilk madde; aynaya bakmak.
* * *
Adnan Polat'tan sonra ikinci suçlu Arda Turan...
Galatasaray kaptanı. Geminin kaptanıyken, aynı zamanda tayfası olmayı düşünmeyip, sorumsuzluğun denizinde kulaç atanlar, batan geminin sorumluluğunu üzerine alacak.
Yalanın şelalelerinden akıtılan suyla, değirmeni döndürmek bu kadar olur.
O yüzden sağ elini göğsünün sol yanına bastırarak yapılan "formasız gösteriler!" ucuz bir savunma biçimi olur.
* * *
Yoksa, yara dediğin açılır kapanır.
Ama kendilerini Galatasaray'ın sahibi zannedenlere açılan kapılar kapanmadıkça..
Ne yaralar kapanır.
Ne iç kanamanın önü.
* * *
Hafta sonunun gündemini belirleyen şerefsizlik meselesine gelince. Kimse merak etmesin, her şey son hızla kirlenirken, birinciliği şerefe verdiler. Ayrıca şerefsizlik eksperliği de, ne Adnan Polat'ın haddine.
Ne Aziz Yıldırım'ın...
* * *
Bu konulara neden girdiğimi biliyorum.
Çünkü haksızlığa tahammülüm yok. Ne yapayım, ben de kendimi yiyerek geçiniyorum.
Bu şerefli futbol ortamında!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.