Kara kutu
Futbol tarihinin utanılacak sonuçlarından birine imza attıran adamlara bizler takla attırmayız.
En küçük zaferleri büyük puntolarla vermek gazetecilikse...
Bu takımı ve sorumsuzluğu eleştirmek de, gazeteciliğin en onurlu sayfasıdır.
Gerçekler ortada.
Patron Hiddink, kendisini Oğuz Çetin'in yardımcısı olmaya iten nedenleri kendisi yarattı.
Bu ülkede yürekten imal edilecek bir takım varken. Oğuz Çetin de kendisine yakışan bir milli takım yarattı. Hiddink gibi birinin, daha önce Fenerbahçe'de yaptığı deney icabı bilmesi gerekirdi.
Devlerin gücünü cüceler yer! Oğuz Çetin, adam yeme mühendisi. O yüzden Hiddink'in Oğuz Çetin'den bir dileği olmalıydı. "Rica etsem, beni yemesen!" HHH Sebepler sonuçları oluşturdu.
10 yabancıya izin veren sistem, şimdi yapraklarını döküyor.
Yenilginin altından bütün kirler çıkıyor.
Milli takımın altyapı hamlesi sıfır.
Büyük takım futbolcularından gayrisine hayat yok.
Adam kayırmaca üst düzey.
Böylesine politik bir duruş, teknik adamını kullanmayı seven Türk futbolcusu üzerinde ağırlık yapabilir mi? Yapamadı.
Bizlere"Bu takımdan hiçbir şey olmaz" gerçeği kaldı.
Şimdi ihtilal zamanı.
Futbolcunun yaptığı hataların bedeli oluyor da... Antrenörün hatasının bedeli niye olmasın?
Herkesin ödemesi gereken bir hesap var. "Türkiye'de emekliliğimi yaşıyorum" diyen Hiddink de, bir ülkenin kaderiyle oynamanın hesabını vermeli. Bu ülke onun emeklilik eğlencesi değil. İnsanlar aldıkları parayı hesaplarken, 3-5 kuruşluk haysiyet hesabını da yapmalı.
Toplumdan saygı görmek istiyorsa eğer.
Azerbaycan'daki bu utanç verici son...
Yeni bir başlangıcın kapısı olsun. Hiddink'in arkasında duran federasyona saygımız var.
Ama yanlışlara kilitlenmiş bu ikiliye inancımız yok.
Çünkü uçak düştükten sonra,
kara kutunun da hükmü yok.
* * *
AĞLAMADAN CEVAP VER!
Arda Turan televizyona çıkıp ağladı.
Herhalde cinsellikle ilgili eleştirileri kastederek, "şerefsizlik diz boyu" dedi.
Bizim ülkemizde, futbolcu konuk etmek, ona sırnaşmak için yeterli sebepken, şerefsizliğin çözümü sorulmadı. Arda Turan'ın haklı yanlarını kendisine iade edelim. Ve soralım.
Güvenlik görevlisine saldırmak nedir?
Rakibine sahada kafa atmak nedir?
Küfür etmek nedir?
Futbolunla değil, sürekli özel hayatınla gündemde kalmak nedir?
Özel hayatına özen gösteriyorsan, yanındaki şöhretli hanımla sürekli olarak gazetecilerin bulunduğu mekanlara gitmek nedir?
Ve hiç unutamadığım bir şey... Özhan Canaydın gibi bir başkanın cenazesine gitmek yerine, şöhretli sevgilinin kokteyline gitmek nedir? Diz boyu delikanlılık mı? Ağlamadan cevap ver!
Erkekçe!
* * *
SIRA ES-ES TARAFTARINDA
Eskişehirspor ve Bülent Uygun, Futbol Federasyonu Etik Kurulu'na sevk edildi. Futbolun bir ruhu varsa, ikisine de gereken ceza verilmeli.
En azından yüreklerde.
* * *
ADAM VE HIYAR GİBİ!
Bir kitapta okudum da, pek hoşuma gitti. Fransız yazar Emile Zola,"Dışkı ile elmas aynı şeydir" diyor. Stephane Mallarme cevaplıyor. "Ama biri daha az çıkar!"
Yani ülkemizdeki adam ve hıyarlar gibi.
* * *
ALKOLLÜ KOL SAATİ!
Adnan Polat'ın emriyle, kaybedilen maçlardan sonra berbat açıklama yapıldığı için protokol tribününe alkollü yönetici alınmayacak.
Alkollü yöneticilerin zaafını keşfeden bir başkan, gelecek seçimde yönetici seçiminde daha titiz olmalı.
Çünkü kazanılan maçlardan sonra da garip açıklamalar var.
Tribünlere zarafet gelecekse.
Eğer üst düzey sportmenlik hesabı yapılıyorsa. Adnan Polat, kol saatlerini alkole batırıp gelenler için de bir tedbir düşünecektir herhalde.
Aynaya bakıyorsa eğer.
* * *
SÖZÜM SİZLEREDİR
Futbolcunun kalitesine bakacaksınız. Kaliteyi, yetenekte aramayacaksınız. Kültürde, adamlıkta ve zarafette arayacaksınız. Kendilerine verilenleri "hakkımızdı" diyerek alanların, eleştirileri reddetmesindeki kaypaklığa arka çıkmayacaksınız. Onların kirlerini taraftar marka çamaşır suyuyla temizleyemeyeceksiniz. Yoksa sizleri sadık eşek yerine koyarlar. İlk transfer parasıyla altına sükseli otomobil alıp hava basanlar, kitap bile okumadan yıllarını geçiriyorsa, onlardan fazla şey beklemeyeceksiniz. Elbette güzel hareketlerini alkışlayacaksınız ama onları baş tacı yapmayacaksınız. Yoksa saçlarınızı her zaman kontrol etmek zorunda kalırsınız. Başınıza her zaman kuşlar pislemez çünkü. O yüzden şapkanızı kime çıkaracağınızı bileceksiniz.
* * *
FENERBAHÇE'DEN SONRA...
Batman'da Fenerbahçe'yi görebilmek, Batman'daki çocuklar için bir rüya.
Oraları 40 yılda bir gidilen, "yaban eller" halinden kurtaramamak, acı bir gerçek.
O çocuklar kendilerini yazlık sinemada hissettiler. Bitmesini hiç istemedikleri bir filmi izlemek gibi.
Arkası kim bilir kaç yarın sonra.
Rüya bitti... Hayat devam ediyor.
O yüzden diğerleri Fenerbahçe'den sonra sırayı kapmak için yarışmalı.
Çünkü o topraklar, daha uzun yıllar "yaban kalacak!"
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.