İçim ısınıyor
Bir Avrupa kupası maçına hazırlanıyor Galatasaray. Ve rakip daha haftasında Barcelona'yı devirmiş. Kalecin de önce "rakip bizi ezer" demiş. En elemanter adamın maçtan bir gün önce iyileşmiş. Bu maça göğsünü gere gere çıkman mümkün mü? Eee mümkün olmadı işte. O yüzden o golü yedi Cimbom, ardından da o panik havası yüzünden Mustafa Sarp güle oynaya ayağına alıp filelerle sevişeceği topu halı saha maçındaki göbeklilerin kafa vuruşuyla dışarı attı. Sonra bir Keita izledik ilk yarı ki evlere şenlik. Elano'nun milimetrik paslarını alıyor ama eskiden olduğu gibi bir omuzunu yere eğip akmıyor da çorabına dolaştırıyor; Hep birlikte "La Havle" çekiyoruz. Şaşkınız biz de aslında biraz yüklensek, yiyeceğimiz bir rakip bulduğumuz için karşımızda.. İlk yarısı işkence. Kendini ikinci yarı daha derli toplu yayıyor sahaya takım. Defanstakiler daha bir cevval, orta saha daha dikkatli, top kaybetmemeye çalışıyor, Keita daha diri; yine kaneviçe yapıyor çizgi üzerinde. Ama hep söylerim Galatasaray bu maçları "bir futbol maçının" daha ötesinde bir durum yaratarak oynuyor. 13. maça gelene kadar tek mağlubiyeti var. Yine söyleyeyim; bu maç bir sonraki maçın olgularıyla müsemma; birkaç gün sonra -sayılı gün çabuk geçer-Madrid'in Atletico'suyla yeniden karşı karşıya geleceğiz. Sadece Kewell'ın oynayabileceği bir ikinci maç düşlüyorum... İçim ısınıyor...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.