Korkunun ecele faydası yok!

İstanbul Valiliği derbinin seyircisiz oynanacağını açıkladı.
Galatasaraylılar haklı olarak itiraz etti. Ama onlardan daha çok ses, Beşiktaş tarafından geldi. "Haksız rekabeti" işaret ediyorlardı.
Yarım saat içinde hızla gelişti olaylar. Fenerbahçe Basın Sözcüsü Mahmut Uslu çıktı ve "Böyle şey olmaz. Derbi seyircisiz oynanmaz.
Ertelenmesine tarafız" dedi. Rekabeti "haksız" yaşamak istemediklerini herkese duyurdu.
Maçın tarihi konusunda tartışmalar başladı. Mayıs ayına kaldığı takdirde, muhtemel puan durumunda, Fenerbahçe'nin şampiyonluğunu Seyrantepe'de ilan etme ihtimali belirdi. Bunun üstüne bir de Aziz Yıldırım'ın Vitor Pereira ile yaptığı konuşma yayınlandı.

Gomez bambaşka
Vay efendim planlar varmış, nasıl olurmuş tartışmaları başladı.Fenerbahçe'nin Braga'dan moralsiz ve yorgun dönmesinin Galatasaray için fırsat olduğunu savunanlar da vardı.
"Bir deplasman maçından sonra Galatasaray ile karşılaşsın" dediler, yazdılar.
Efendiler; korkmayın. Çünkü korkunun ecele faydası yok. Kendisine güvenen, oyuncusunun sözüne inananın zaten başkasından "medet" ummasına da gerek yok. Sonuçta; bu derbi er ya da geç oynanacak. Üç saatlik Moskova deplasmanından gelip, Beşiktaş'ı yenen Fenerbahçe takımı, dört saatlik Braga yolculuğundan mı çok etkilenecek, maçı yorgun oynayacak?
Ama korku sarmışsa dağları, panik de bulaşıcıdır, girer herkesin aklına, yüreğine. Bekleyin efendiler; son söz söylenmedi daha.

Kuyruğuna gelindi
Göksel Gümüşdağ, Süper Lig'in kalitesinin artması, kulüplerin keyfi yönetimlerden uzaklaşması için, dişini tırnağına takıp uğraşıyor.
Öylesine isimler getirip paneller yaptı ki, hem vizyon olarak, hem de yönetim biçimi olarak ne kadar çağ dışı olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı.
Sırada iki hedef var. Kulüpler Birliği'nin üreten bir nokta olması ve gelirleri artıran karar organı haline gelmesi, bir de Profesyonel Kulüpler Yasası ile birlikte, yöneticileri har vurup harman savuran halden çıkartıp, hesap verir pozisyona alınması.
Bütün büyük kulüplerimiz "mercek" altındayken, küçüklerin halini düşünün. Süper Lig, bir domino etkisi halinde, birbiri ardına düşen, iflas eden kulüplerden oluşmak üzere. Parayı yaratanlar, musluğu kapattıkları anda, onlardan beslenenler de yıkılacaktır.
Önümüzde iki ay var ve acele etmeliyiz.