Anneciğim İtalyanlar!
Açılışta İtalyanların futbolunu ve bizim acizliğimizi görünce "Anneciğim İtalyanlar" demek geldi içimden. Futbolumuz maalesef utanç vericiydi"
Rivayet odur ki, Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından Gedik Ahmet Paşa'nın 1480'de İtalya'nın Otranto şehrini fethetmesi üzerine bölgede bir "Türk korkusu "oluşur ve bu korku zamanla tüm Avrupa'yı sarar.
O tarihten sonra, anneler çocuklarını "Türkler geliyor!" diye korkutmaya başlar ve "Mamma mia Li Turchi!" (Anneciğim; Türkler! ) ifadesi özellikle İtalyan sosyal yaşamının bir parçası olur.
Euro 2020'nin açılış maçında İtalyanların futbolunu ve bizim acizliğimizi görünce "Anneciğim İtalyanlar" demek geldi içimden.
Son derece düzensiz ve rakibe karşı hazırlıksız gözüken milli takımımıza karşı her bölgede inanılmaz bir baskı yaparak, nefes aldırmadı İtalya. Topla oynamada çok üstün olmalarına rağmen bizden 6 km daha fazla koşmaları da fizik olarak millilerimizden çok daha iyi olduklarının kanıtıydı. İtalyanlar Mancini ile kendilerini ne kadar yenilemişse, biz de 80'lerden kalma "Çanakkale geçilmez" anlayışıyla o denli ilkel top oynadık. Kaybetmeyi vakarla karşılarız da futbolumuz maalesef utanç vericiydi. Ancak bir turnuva oynadığımız unutulmasın. Grubumuzdaki diğer maçın berabere bitmiş olması, bizim için küçük de olsa bir avantajdır. Kendi kimliğimize döner, beceremediğimiz savunma futbolu yerine, teknik kabiliyetimizi sergileyeceğimiz ofansif, hareketli, topa hükmeden futbolu oynar ve elbette rakibi doğru analiz edersek hem Galler, hem de İsviçre'yi yenebiliriz. Galler maçı mutlaka kazanılmalı. Sonrası inanın daha kolay olacaktır. İtalya yenilgisinin yaralarını Galler galibiyetiyle sararsak, Pazar günümüz bambaşka geçer. Enseyi karartmayın!
KAPTAN
Danimarka-Finlandiya maçı adeta bir korku filmi gibiydi.
Eriksen'in bilincini kaybederek yere düştüğü görüntüyü izlerken nefesim tıkandı. Fenerbahçe'de de kaptanlık yapan, Danimarka Milli takımının kaptanı Simon Kjaer'in olay sırasında soğukkanlılığını koruyarak Eriksen'in dilinin boğazına kaçmasına engel olması hayat kurtaran faktörlerden biriydi. Sonrasında hasta olan arkadaşına müdahale yapılırken, takımı onun etrafında kenetlemesi, ardından Eriksen'in eşini teselli etmesi de kaptanlığın aslında ne demek olduğunu hafızalarımıza kazıdı. Kaptanların hakem kararlarına itiraz etmek için yırtınan futbolcular olmasına o kadar alıştık ki, bu görüntü ruhumuzu okşadı.
Takımdaşlık nedir? Kaptanlık nedir? Sanırım artık herkes bu görüntüyle hatırlayacak ve anlatacak. Geleceğin kaptanları bu olayı akıllarından çıkarmasın. Simon Kjaer onlara müthiş bir ders verdi. İyi kaptan olmak için iyi insan da olmak gerek.
"İSTEMEZUK"
Yeniçeriler Osmanlı İmparatorluğunun tarihinde önemli yeri olan büyük bir askeri teşkilattı. Ne zaman ki, kibirleri askerliklerinin önüne geçti, Patrona Halil gibi, Kabakçı Mustafa gibi isyanlar ve vandallıklar sergilemeye başladılar. Bunda en önemli sebep kendileri güçlenirken, yönetenlerin güç ve otorite kaybetmesiydi.
Şimdi, bu tarih bilgisi ve istemezuk başlığı nereden çıktı dediğinizi duyar gibiyim. Nedense Kulüpler Birliği, TFF'ye yönelik istek listesini ilan ederken aklıma, "İstemezuk" diyen Yeniçeriler geldi. Yabancı sayısı azalsın… istemezuk. Lig 18 takımlı olsun… istemezuk... TFF neye hamle yapsa bir bakmışsınız "İstemezuk!" sesleri… Geçen sezondan beri "küme düşme olmasın" ile başlayan ve limitlerle devam eden istekler silsilesi…Bu arada Türkiye Kupasının da şifreli kanaldan yayınlanmasına olanak sağlayan bir düzenleme istekleri oldu. Bu sayede o mecrayı da daha büyük bütçeli bir para kaynağı haline getirecekler hesapta. Allah akıl fikir versin.
Şimdilerde bakıyorum da "Ligi biz yönetelim", "yayın ihalesini biz yapalım" gibi söylemlerde bulunuyor kulüpler Birliği. Aslında teoride doğru bir yaklaşım. Ancak yönettikleri kulüpleri milyarlarca liralık borca batıran, transferleri eline yüzüne bulaştıran, bankalardan borç almayı alışkanlık haline getiren, nasıl vergi ödemeyiz? diye çırpınan kulüplerimiz acaba pratikte bu işleri nasıl yönetirler merak ediyorum.
Premier Lig örneği üzerinden güzellemeler yapmak iyi hoş da, daha bir kulübü yönetemeyenler ülke futboluna nasıl yön verecekler görmeyi çok isterim doğrusu!
MALUMUN İLAMI
Beşiktaş, Sergen Yalçın ile nihayet anlaşma sağladı.
Bir an için bile başka bir sonuç beklemedim. Farklı bir durum eşyanın tabiatına aykırı olacağı için bu gelişme malumun ilamıydı.
Ancak… Bundan sonrası önemli.
Sergen Yalçın iki kupalı ilk sezonun ardından Avrupa'da rüştünü ispat etmek ve geçtiğimiz yıl yakalanan başarıyı ileri taşımak istiyor. Bunun için istediği oyuncular var. Bazı yöneticilerin transfer konusunda fazlaca aktif olması Sergen Hocayı rahatsız etmişe benziyor. Kenan Karaman transferinde son aşamaya gelirken Sergen Yalçın'dan olur alındı mı acaba? Özetle Sergen Yalçın daha zor olacağını bildiği yeni sezona kendisi yön vermek istiyor. İş sadece alacağı para değil. Öyle olsa bir yıllık anlaşma yapmaz olumsuz bir durumda tazminatı garantiye alırdı.
Ama Sergen Yalçın Beşiktaş'a iki belki de üç ayrı dönem hoca olabileceğini öngördüğü için artık bu ortak geleceği kurguluyor. Ve o gelecekte para özne değil.
İSTANBUL SANKİ MOTO GP PİSTİ
Pandemi döneminin en gözde mesleği motosikletli taşımacılık oldu. Özellikle yiyecek, içecek servisi yapan firmaların motorlu kuryeleri gece gündüz demeden ter döküyor. Bu firmalarda çalışan pek çok kişi pandemi döneminde düzenli ve iyi para kazanma şansı buldu. Buraya kadar her şey güzel. Güzel olmayan motosiklet sürücülerinin kural tanımazlığı.
Bu arkadaşların büyük bölümü; geçtim Moto GP sürücülerini, motosiklet cambazlarını bile yaya bırakacak işler yapıyor. Yanlış anlamayın bir maharetten değil, İstanbul sokaklarını piste çevirmekten bahsediyorum.
Ters yolda hız yapan mı, arabalara sol gösterip sağından geçen mi, kavşaklara bodoslama dalan mı? Ne isterseniz var. Ya işverenler kuryelere hızlı servis konusunda dayatma yapıyor, ya da "daha çok servis, daha fazla para" mantığı bu pervasızlığa neden oluyor. Her ne olursa olsun, trafik ekiplerimiz bu sorunu mutlaka çözmek zorunda.
Ender Fikirler - Ender Bilgin
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.