Satır araları
Ali Koç'un 3,5 saat süren basın toplantısından sonra Fenerbahçe'de Emre Belözoğlu dönemi fiilen sona erdi.
Belözoğlu, Sportif Direktör olarak başlayıp, teknik sorumlu olarak sürdürdüğü görevine yardımcı hoca olarak devam edemezdi.
Bu teklif dünya çapında bir teknik direktör birinci adam olmadığı takdirde açıkça tenzil-i rütbeydi.
Belözoğlu ile Fenerbahçe'nin yolu elbet yine kesişecek ama bugün değil.
Koç'un açıklamalarında net olan kriterler var.
Yeni hocanın Alman ya da Portekizli olması, önde, baskılı, tempolu oyun oynatması gibi… Ama satır arasındaki bir detay çok önemli.
Ali Koç, "şampiyonluğu kaybettik, çünkü takım olamadık" dedi.
Üç senedir Samandıra'da disiplini sağlayamadıklarını itiraf etti.
Şampiyonluğun kaçtığı Sivas maçındaki disiplinsiz ve isteksiz görüntü başkanı belli ki çok kızdırmış.
Satır arasından çıkan sonuç şu:
Emre Belözoğlu'nun ayrılışındaki önemli faktör tecrübesizliği kadar, takımdaki birliktelik ve disiplin sorunudur.
Muhtemeldir ki önümüzdeki günlerde iki, üç futbolcu da aynı sebeple gönderilecek.
Bu disiplin vurgusu ve takımdaşlık sorunu teknik adam rotasının öncelikle Almanya olacağının ipucunu da veriyor.
Ancak hoca arayışı uzun sürmemeli.
Yeni sezon hazırlıkları Temmuz başında start alacağına göre takımını tanıması, ön hazırlık yapması ve transfer planlamasını yürütmesi için yeni hocanın 10-15 gün içinde belli olması şart!
Fenerbahçe'nin işi kolay değil.
G.SARAY'DA NE VAR NE YOK?
G.Saray 19 Haziran'daki seçime odaklanmış durumda.
Ortalık tam anlamıyla toz duman.
Hoca yok.
Transfer planlaması yok.
Kamp programı yok.
12 futbolcunun sözleşmesi sona erdi.
Levent Şahin ve Ümit Davala da ayrıldı. 21 Temmuz'da Şampiyonlar Ligi ön elemesi oynayacak takımın hiçbir hazırlığı yok.
Ne mi var?
Ağustos sonuna kadar ödenmesi gereken 250 milyon TL var.
Yapılması gereken en az 6-7 transfer var.
Elden çıkarılması gereken futbolcular var. Yüksek maaş yükü var.
Uzun lafın kısası 20 Haziran sabahı başkanlık koltuğuna oturacak kişinin tonla işi var.
Buna rağmen altı başkan adayı olması camianın umutlu olduğunun ve geçmiş yönetimin bir enkaz devretmediğinin kanıtıdır.
Dolayısıyla enseyi karartmaya gerek yok ama yeni yönetimin güçlü, sıcak para akışını sağlayabilecek, ehil isimlerden oluşması gibi bir zorunluluk var.
G.Saray yarınlarına yön verecek çok kritik bir seçimin eşiğinde.
ALİ KOÇ'UN KARNESİ
Fenerbahçe başkanı Ali Koç, üç senelik görev süresi için kendisine bir karne verdi.
Koç, verdiği notlarla özellikle futbolda başarısız olduğunu itiraf ederken, ekonomi başlıklarında eli daha açıktı.
Başkan futbol için 5, basketbolda 7, diğer branşlarda 8 verdi kendisine.
Açıkçası futbol ve basketbol notunu bol buldum.
Üç senede en iyi derecesi üçüncülük olan, 52 transfer ve 6 hocadan verim alınamayan bir dönem bence geçer notu hak etmiyor.
Yirmişer yıllık serilerin sona ermesini ve derbi karnesini saymıyorum bile.
Ben kanaat kullansam futbola ancak 4 verebilirim.
Basketbola gelince… Fenerbahçe bu sezonun lig şampiyonu olursa "7" kabulüm.
Ama final four'dan sonra, Lig de kaçarsa basketbolun notu da çok çok 6 olabilir.
Obradoviç'i elden kaçırmak bile benim açımdan -2 puan eder ki, pek çok transferin verimsiz olduğunu sanırım başkan da kabul edecektir.
Erkek ve kadın voleybolu ile kadın basketin de içinde bulunduğu amatör branşlar 8'i hak etti.
Ekonomi başlıklarına ise şüphesiz Ali Bey fazlasıyla hakimdir.
Mali bağımsızlık ve tasarrufa 6, yeni gelir oluşturmaya 9 veriyorsa hakkı budur.
Hatta ben oluşturulan yeni gelir kalemlerinin şöyle bir dönemde 10 tam puanı bile hak ettiğini düşünüyorum.
Özetle… Ali Koç ilk 3 yıl karnesinde futboldan kalır.
Diğer branşlarda orta puan alır.
Ekonomi yönetimi ise umutvar'dır.
Karne toplamda ne olur derseniz… Üç senenin notu tüm başlıklar hesaba katılırsa 5, bilemedin 6'dır.
A.EFES VE ATAMAN GERÇEĞi
990'lı yılların ilk yarısıydı.
Çiçeği burnunda bir muhabir olarak Efes'i yurt içi ve dışında sıkı şekilde takip ediyor, yayıncı kuruluşta çalıştığım için beraber seyahat ediyordum.
Dönemin Başantrenörü Aydın Örs'ün, takımı bugünlere taşıyan sistemde yadsınamayacak payı vardır. Örs'ün o dönemdeki iki yardımcısından biri Ergin Ataman'dı.
(Diğeri Oktay Mahmudi) Ataman oyuncularla bire bir ilgilenir, antrenmanların büyük bölümüne o vaziyet ederdi. İşte o Efes, Aris'e finalde kaybettikten sonra, 1996 yılında Koraç Kupası'nı kazandığında ne büyük mutluluk yaşadığımı unutamam. Sonraki yıllarda Efes'in yurt içi ve dışında çok sayıda maçını anlattım, başarılarına göz tanığı oldum.
Bugünkü adıyla Anadolu Efes yapılanmasının ne kadar köklü bir geçmişi olduğunu, nasıl profesyonelce yönetildiğini, sadece para değil, emek ve sevgi verildiğini gördüm. Anadolu Efes'in Eurolig şampiyonluğu bir başarı hikâyesinin gecikmiş mutlu sonudur.
Bu büyük başarı rahmetli Çetin Çeki, Pano Natof, Doğan Hakyemez ve İsmet Badem gibi, Efes'i farklı görevlerde yaşayan ve yaşatan insanların ruhunu da şad etmiştir diye düşünüyorum.
Ergin Ataman hem kendi kariyeri, hem de Anadolu Efes kulübü için tarihi bir başarıya imza attı.
Hakkıydı ! Büyük bir hoca olduğunu bir kez daha kanıtladı. Avrupa'da dördüncü takımla, dördüncü farklı kupayı kaldırmak her babayiğidin harcı değildir. Onun için pek çok kişi "basketbolun Fatih Terim'i" yakıştırması yapıyor.
Bence o basketbolun Ergin Ataman'ıdır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.