Büyük camia
Tahrik edilen, haksızlığa uğradığını düşünen her organizmanın direnci artar.
F.Bahçe böyle bir ortamda soğukkanlılığını lider Kocaman önderliğinde koruyarak başladı ve hiçbir maçta olmadığı kadar kalabalık adamla hücuma gitti. Emre golü attığında tam 8 F.Bahçeli ceza alanı çevresindeydi.
Sonra da oyunun mutlak hakimi F.Bahçe'ydi. Öyle ki 41'e kadar kalede Volkan olmasa bile gol yemezdi F.Bahçe, çünkü kaleye top gitmiyor, her alanda Trabzon'a müthiş baskı uyguluyordu.
Cristian, Alex'in işini mükemmel yapıyor, Emre sinirlenmeden önce atıyor, sonra da Stoch'a verdiği pasla Bienvenu'nün süper golünün ilk hazırlayıcısı oluyordu.
İnanmışlığın eseri
Trabzon açıkça çaresizdi. Aker'e gelmiş takımlar içinde en iyi oynayan bu takıma karşı Cech-Henrique değişikliği ile önde çoğalmak istedi ama "İlk toplara basma becerisi" müthiş olan F.Bahçe buna da izin vermedi. Topu % 70'lerde kendine tuttu, çıkarken top kaybetme hastalığı da bu maçta olmadı. 45'te bir kez gelen Trabzon'un golü bulması da takımı endişelendirmedi.
İkinci yarı "İnanmışlığın mucizeleri yarabileceğini" ispatladılar. Hakem ve olaylar mı? Ne zaman ''O toplara'' girdim ki? Ama kötüydü.
Bu takım şampiyon olur veya olmaz ama başka takımın bu duruma düşmesi halinde ilk 5'e bile giremeyeceği bir ortamda buraya kadar gelmişse bu büyük camia olmanın eseridir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.