Gözyaşı rekabeti bitsin!

Diyarbakırspor-Bursaspor olaylarından sonra hemen herkeste bir panik, bir korku ki sormayın! Sayfalar, fotoğraflar, görüntülere bakınca, resmen bir futbol savaşının kapısından dönmüşüz! Tüm bu olup biten hadiseyi, taşkınlığı masum gösterme peşinde değilim; tasvip de etmiyorum. İleri de gideyim, kınıyorum da. Sonuçtan sebebe gidersek, bunu emniyet birimleri de biliyor: "Bu olayları Diyarbakırsporlular değil, daha önce hayatında maça gitmemiş, bir yerlerden talimatlı, bölgede kötü emeller besleyen provakatör militanlar çıkardı." İspatı için bir örnek mi istiyorsunuz; Diyarbakırspor- Fenerbahçe maçı. Bu şehre gelecek en baba takım değil mi sarı lacivertli takım; kaç kişi vardı o tribünlerde? Sadece iki bin 500, üç bin kişi. Niye stat Bursaspor maçında hınca hınç doldu, dolduruldu? Futbolu bahane edip terör çıkarmak, kin tohumları ekmek, bölgenin ülkeye bağlı tek spor kanalını kapatmak için. Şimdi buradan yola çıkarak esas konuya gelelim. Olaylı iki şehir, olaylı iki takım sadece Diyarbakır, Bursa mı; başka kanlı revanlı maçlar; ezeli rekabet adı altında ezeli düşmanlıklar görmüyor muyuz? Taş atmalar, yol kesmeler, döner bıçakları, kinlenmeler, üzüntüler tek bir yerde mi? Çook!.. Tam yeri gelmişken bunları konuşsak, pandoranın kutusunu açsak... Korkmadan, cesurca. Eteklerdeki taşları bir yerlere atmadan, şuraya bir bir döksek. Tabii, Diyarbakır ve Bursa'yı bir yerlere kalın kalın not etmek kaydıyla. Şu maçlara bir bakar mısınız, ne farkı var Diyarbakırspor-Bursaspor maçından: Fenerbahçe-Galatasaray, Trabzonspor-Fenerbahçe, Beşiktaş-Fenerbahçe, Beşiktaş-Galatasaray, Bursaspor-Beşiktaş, Göztepe-Karşıyaka, Karşıyaka-Altay, Giresunspor-Orduspor, Adana Demirspor-Mersin İdman Yurdu, Tarsus İdman Yurdu-Mersin İdman Yurdu, Sakaryaspor-Kocaelispor, Adanaspor-Adana Demirspor, Tokatspor-Çorumspor, Urfaspor-Mardinspor, Samsunspor-Trabzonspor, Giresunspor-Rizespor, Elazığspor-Malatyaspor. Üzüntünün, gözyaşının; rekabeti, rengi, bölgesi, şehri, takımı olur mu? Oluyordu, olmasın. Kan kardeşiyiz artık!