Hep böyle kal

Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde sonra sezonun en iyi futbollarından birini izledik dün gece. İki takım da oyunu geniş alanda kabul edip açık futbol oynayınca, örneğine Şampiyonlar Ligi'nde bile az rastlanır bir 90 dakikaya tanıklık ettik.
G.Saray, 3-5-2 sistemine artık iyice alıştı. Mancini bu maçta Yekta'yı da savunmanın hemen önünde ama aslında içinde oynattı. Ve Yekta 3-1-4-2'nin en ideal 1'i olduğunu bu maçta kanıtladı. Ortanın sağında Melo, solunda Riera vardı ve Melo'nun bu pozisyonu özellikle oyunun ilk bölümünde G.Saray'a sıkıntılar da yarattı.
Ama özellikle rakibin ön direğe gelen ortalarındaki başarısı ile bu eksiğini telafi etti.
Cimbom 30. dakikada inisiyatifi eline alarak güçlü rakibini hataya zorlayacak baskıyı kurmayı başardı. Özellikle ikinci yarıdaki yüksek tempo, iki takımdan birinin "çatlayacağı" bir noktaya geldi ve bu noktada yarışı terk eden Trabzon oldu.
Galatasaray'da Selçuk'un müthiş iştahı ve temposu, Burak'ın fırsatçılığı, Drogba'nın liderliği, Yekta'nın soğukkanlılığı öne çıkan öğelerdi.

11 puanı kapatır iddiası
Trabzonspor'da ise cümleye Onur ile başlamak elzemdi. Bu sezon inanılmaz bir performans sergileyen Onur, dün de birçok pozisyonda geçit vermedi.
Hele Sneijder'in öyle iki şutunu çıkardı ki, Hollandalı bu böyle biraz daha devam etse jübile kararı bile alabilirdi.
Mustafa Akçay, orta alanını iyi kullandı, duran toplarda Mustafa Yumlu'yu çok iyi ileri sürdü ve her seferinde G.Saray savunmasını havada avladı ama son vuruşçu eksikliğinin faturasını puansızlık olarak ödedi.
Mancini ise her geçen maç üstüne koyduğunu gösterdi.
Takımı daha iyi tanıyıp daha iyi değerlendirmeye başladı.
Dünkü Galatasaray, kaybetse de seyircinin istediği Galatasaray'dı.
Ki Mancini, TT Arena'da ne ligde, ne Avrupa'da, ne de kupada henüz puan kaybetmedi. İtalyan, takımın bu iştah ve arzusunu deplasmanlara da taşıtabilirse," 11 puan fark kapanır" iddiasının da arkasında durabilir...