Anekdotu bilirsiniz... Rus Çarı, Keçecizade Fuad Paşa'ya takılır: - Paşa şu Girit'i bize satsanız! - Hay hay, satalım ekselans! - Kaça satarsınız? - Aldığımız fiyata! (Girit yaklaşık yirmi yıllık bir mücadeleyle ve binlerce şehitle alınmıştır. Dolayısıyla Çar, kendisine çok ağır ve anlamlı bir cevap verildiğinin farkına varır.) Şakası bile yapılmaz böyle şeylerin. Yaparsan cevabını alırsın. Çar'ın aldığı gibi... Memleket meselesi ciddi iştir, şakaya gelmez yani. Diyeceksiniz ki nereden çıktı bu hikaye? Kupa'dan!.. Ne diyoruz Ziraat Türkiye Kupası!. Neden? Çünkü sponsor para vermiş... Kardeşim; para vermiş de memleketi mi satın almış! Yapmayın arkadaş. Bu yanlış. Bir ülkenin adının önüne sponsor alınmaz... Ziraat Kupası dersin tamam. Seneye sponsor değişir Süt Kupası dersin. Ya da belki yine Fortis Kupası olur... Ama Fortis Türkiye Kupası olmaz!
Kıymetini bilene Olmamalı... Bu memleketin ismi bu kadar ucuz mu? Kaldı ki yarın, çok sakıncalı durumlar da çıkabilir karşımıza. Adam "Barbar" diye şirket kurar senin kupana sponsor olur. Oldu mu sana Barbar Türkiye Kupası! Ya da... Varsayalım "Esir" adında bir şirket sponsor oldu. Ne diyeceğiz, Esir Türkiye Kupası mı? Olmaz demeyin, öyle bir olur ki... Yasal olarak herkes bu sponsorluk için yarışabilir mi, yarışır. O zaman istediği ismi de kupanın önüne koyar.. Sonra bin tane akıllı çıkarmaya çalışır kuyudaki taşı. İyisimi, bu yanlışa bir 'dur' demeli. Federasyona tavsiyem bu işten derhal vazgeçilmesidir. Türkiye'nin önüne sponsor ismi gelmez, gelemez. Ziraat Kupası'dır bu kupanın adı... Ziraat Türkiye Kupası değil... Ne zaman sponsor bulamazsın o zaman adına "Türkiye Kupası" dersin. Türkiye dedin mi, zaten başka bir özellik ya da ağırlık katmaya gerek kalmaz. Adı yeter... Tabii kıymetini bilene!