Bir futbol takımının nasıl oynayacağına ilişkin taktik kurgunun, nasıl müdahalelerle gerçekleşeceği ve bundaki teknik direktör etkisinin ne olduğunu gördük dün akşamki maçta. Eşek poyrazı iliklerimizi yoklamıştı. Ardından lodos vurdu, deniz kabardı. Ve sonra tribündeki yerimizde bir gök gürültüsü kapladı havayı. Deniz; kabaran deniz... Trabzonspor ilerideki Gökhan'ın etkisizliği dolayısıyla takımının da orta sahada boğulmasına yol açtı bir ilk yarı boyunca. O ilk yarı boyunca Galatasaray defansı en rahat maçını oynadı kuşkusuz. Hem de yine farklı bir dizilişle sahaya yayılarak. Ama görünen oydu ki yine orta sahasını kalabalık tutmak istemiş ve koşan, mücadele eden adamlara bırakmıştı alanı Rijkaard.
En büyük kazanç Caner Mesela Caner; o usta işi pası boşa çıkarmayacak bir 'genç cevvaliyetiyle' eski ama Galatasaray'daki yeni yerinde dirildi. Arda'nın usta işi ortasında yaptığını gördük değil mi? Ve sonrasında hiç de fena bir futbol oynamadı. Bu maçı onun için kazanç hanesine yazalım. Yine gecenin en soluk rengiydi rakip santrfor arkadaşıyla birlikte. O yüzden Arda aldı sazı eline, bir attırdı ve muhteşem bir gol attı. Oyunun sonlarına doğru kaçırdığı golü bordo-mavili kalecinin ustalığına yormak gerek. Evet Trabzonspor, oldukça etkisiz bir performans gösteren Gökhan, ilk yarı boyunca hayalet gibi gezen Gabriç ve yine dar alanların suskunu Alanzinho'nun kurbanı oldu diyelim. Geç açıldı bordo-mavili ekip. 50'lerden sonra özellikle Umut Bulut gibi oyalayıcı bir adam oyuna girince diğer arkadaşlarının da etkisi arttı oyunda. Elano'suz, Keita'sız, Kewell'sız idi Galatasaray. Noel için gitmişlerdi yabancılar. Bayram bizim neyimizeydi. Takımın kazandığı her maç bayramdı çünkü Galatasaray sevdalılarına...