Hem maçlarda hem de antrenmanlarda haftalardır Santos'u takip ediyorum. Hani şu sezon başında büyük umutlarla transfer ediler Brezilya Milli Takımı'nın oyuncusunu! Kötü oynadı, "Daha takıma alışamadı" dedik. Yine kötü oynadı, "Milli takım maçlarına gidiyor, yol yorgunu" dedik. Kötü oynamasını bir kenara bırakın, sorumsuz ve umursamaz tavırları herkesi çileden çıkarıyor. Futbolcunun formsuz dönemi elbette olacaktır. Kimse makina değil! Ama futbolcu ruhunu kaybetmişse işte asıl problem bu... Zico döneminde futbolcu izleme komitesinin başında bulunan Önder Özen'in listesinde olan isimlerden biriydi Santos. Diğeri de Cristian. Herkes sezon başında Aykut Kocaman'ın Santos'u izlemek ve transfer etmek için Brezilya'ya gittiğini sanıyor. Oysa Kocaman, Cristian'a gitti, Santos da transfer edildi. F.Bahçe'de bu sezon en çok göze batan şey ruhsuzluk hali! Bakmayın siz antrenmanlarda sarılıp öpüşmelerine. Bir kopukluk var. Daum bunu bir türlü tamir edemiyor.
Fenerlilik ruhu nerede! Takımdaki disiplin sorunu kötü sonuçlar sonrası ayyuka çıkıyor. İşler iyi giderken böyle şeyler pek görünmez zaten. "Takım ruhu" ve "F.Bahçelilik ruhu" tamamen yok olmuş. Takımın en disiplinsiz, en umursamaz adamı Kazım. Onun da en iyi arkadaşı Santos! Geceleri beraber eğleniyor, aynı odada kalıyor ve bütün zamanlarını birlikte geçiriyorlar. Bu ikilinin F.Bahçe'ye neler verebileceğini düşünün şimdi! Takım kazansa da kaybetse de taraftardan başka kimse üzülmüyor. Zaten Tuncay özleminin nedeni de burada gizli. Taraftar, "Cesur Yürek" dediği Tuncay'ın geri gelmesini bu yüzden istiyor. Tuncay futbol stili olarak çok önemli bir oyuncu değil. Elbette yeri doldurulabilir. Ama "Cesur Yürek" kavramının yerini doldurmak çok zor. Cesur yüreğin bonservisi pahalı... Cesur yüreğin yıllık ücreti çok fazla. F.Bahçe'nin golcüye, stopere, sol kanada ya da liberoya ihtiyacı yok. F.Bahçe'nin cesur yüreklere ihtiyacı var. Renklerine aşık olacak, taraftar gibi sevinip üzülecek, kaybetmeyi kabul etmeyecek oyunculara. Hadi, takım içinden bulun cesur yüreği!