Kimsenin kendisini soyutlayamayacağı bu "ayrımcı" virüsün bir başka hikayesi daha var. 2005 yılındaki, Fenerbahçe- Beşiktaş maçı öncesinde, Fenerbahçe TV, iki başkanı bir araya getirmek istedi. Hem Aziz Yıldırım, hem de Yıldırım Demirören tereddütsüz kabul ettiler. İkinci yarıdaki maç öncesinde de ev sahipliğini Beşiktaş TV yapacaktı. Bir adım atılmak üzereydi ki, yayın çıkmaza girdi.
Neden mi? Ayrımcı virüs, "Taraftarımızdan tepki görürüz" diyerek, o gün yönetici olup, şimdi yorumculuk yapan bir ağabeyimiz tarafından kabul görmüyor. "Çekimi orada yapalım, burada yapalım, tarafsız bölgede olsun, rejiyi biz yapalım" gibi bahanelerle tarihi adım iptal ediliyor.
O gün Yıldırım Demirören'in gösterdiği basireti, yöneticileri veya akıl hocaları gösteremiyor. O gün akil gibi görünen taze virüs, bugün ne halde? Kulüplerin yönetimi, internet forumlarına geçip, "Aman taraftar kızmasın" mantığında, üç-beş klavye efendisinin güdümüne odaklandı. Hafta sonu İnönü Stadı'ndaki taraflar, yöneticilerini böyle düşündüğüne pişman edecek tutumu sergilerlerse belki de Abdi İpekçi'de vücut bulan bu rezillik virüsünün, panzehiri olabileceğini de hepimize gösterirler. Biraz umuda çok ihtiyacımız var.