Aykut Kocaman'ın F.Bahçe'de profesyonel şubenin başına geçmesiyle birlikte kulüplerimizde ve Milli Takım'da 'Futbol Direktörü' kavramı ön plana çıktı. Fatih Terim'in ayrılması ile birlikte federasyon da Alman Milli Takımı'nın modeline benzer bir yapılanmanın peşine düştü. Milli takımlarımız, Almanya'da Mathias Sammer'in yaptığı işi üstlenecek yetkin bir isim arıyorlar. Orada Joachim Löw sadece A Milli Takım'ı çalıştırır. Sammer ise bütün hepsini koordine eder, oyuncu seçimleri ve sistemler konusunda istikrarlı olunmasını sağlar, milli takım hocalarına lojistik destek verir. Bunu yapacak donanımda olan futbol adamı sayımız kısıtlı.
Yabancı dil bilecek, futbolcu geçmişiyle saygın olacak, teknik direktör olarak kendini kanıtlamış ve organizasyon yeteneğine sahip, milli takımların işleyişinden de haberdar bir lider olacak. Mahmut Özgener, futbol dünyamızın başı olarak her ortama rahatça giriyor ve bunu dedikodulara aldırmadan yapıyor. Böyle biri aslında hepimiz için şans. Özgener'in kendisi gibi komplekslerinden arınmış, çalıştığı kurumun başarısı için çalışacak ismi bulması zor değil. Benim aklıma gelen isimler var. Mesela 4.5 yıldır Terim'in yanında çalışarak tecrübelerini pekiştirmiş iki efsane, Oğuz Çetin ile Metin Tekin. Bu işin ilk fedaisi Aykut Kocaman. Yılların tecrübesi ve açık sözlülüğü ile Yılmaz Vural. Senelerini Milli Takım'a veren Can Çobanoğlu. Özgener'in kurmak istediği yapıda, temelden başlayarak, 'çalışacak' isimleri, onun arkadaşı, bunun tanıdığı demeden, "Başkaları ne düşünür?" diye evhamlanmadan yapması lazım.