Beşiktaş tıpkı geçen yıl bu zamanlardaki gibi gelecek için endişe veren, sevimsiz futbol (Manchester United ve Wolfsburg maçları hariç) oynuyor. Takımda top tutan, ayağa pas yapan futbolcu yok denecek kadar az. En önemlisi takımı, oyunu yönlendirecek "beyin" yok! Mustafa Denizli, bunun için "uzun toplarla" pozisyon üretilmesini istiyor. Bu oyun felsefesiyle Beşiktaş, Türkiye'de gol pozisyonuna en çok giren takım! Ne var ki aynı Beşiktaş, Türkiye'de "en az gol atan" ekipler arasında yer alıyor. Nihat ile Nobre'nin Eskişehir'de kaçırdıkları goller, akıl almaz türdendi. Özellikle dünya futbolunda yeri olan İspanya'da kendini kabul ettiren Nihat'ın, bencilliği yüzünden golleri kaçırması ağır eleştirilere neden oluyor. Kaçırılan goller doğal olarak siyah-beyazlı takımı zirveden aşağılara düşürdü. Ve tabii ki suçlu her zamanki gibi teknik direktör yani Mustafa Denizli gösterildi. Geçen yılki çifte kupalı büyük başarısını unutarak, istifasını isteyenler bile oldu. Tıpkı Del Bosque'nin, Rıza Çalımbay'ın, Ertuğrul Sağlam'ın, işlerine son verilmesi istendiği gibi...
Sabır gerek Ne var ki üç hocaya yaptığı hatalardan ders alan başkan Yıldırım Demirören, bu kez "gerçekten" Denizli'nin arkasında durdu... Kovulan Del Bosque'nin, İspanya Milli Takımı'na, bizim de bulunduğumuz Dünya Kupası eleme grubunda 10 maçta 10 galibiyet aldırdığını, Rıza Çalımbay'ın Eskişehirspor'a, Ertuğrul Sağlam'ın Bursaspor'a, herkesin övgüyle konuştuğu futbol oynattıklarını gören Demirören, başarı için hocaya "sabır ve inanç"ın gerektiğini ders alarak öğrenmiş gibi görünüyor... Dahası Demirören, gelecek yeni hocanın neler verip, neler alacağının hesabını yapma deneyimini de kazanmış olsa gerek! 27 yıldan beri Manchester United'ın teknik patronluğunu yapan Alex Ferguson kadar değilse de Mustafa Denizli gibi bir "usta" ya tanınacak "uzun ömürlü güven ve şans", Beşiktaş'a kayıp değil, çok şey kazandıracaktır!