İki hafta önce alınan art arda galibiyetler sonucu spor gazeteleri G.Birliği, G.Antep ve G.Saray maçları için 3G uyarısı yapmışlardı. G'lerin kolay geçmesi beklenen ikisinden ne yazık ki istediğini alamadı Trabzonspor. Sonuncusu için ümidi olan parmak kaldırsın. Avni Aker'de geçen yıl yaşanan birçok hatıra canlandı. Kolay beklenirken yeniden zor çıktı kısmetten. ÖSS'deki sistem kurbanı öğrencilere, sistem kurbanı Tayfun eklendi tekrar. Bir kez daha haftanın kalecisini izleme şansı (!) bordo-mavi tribünlere nasip oldu. Bahadır (Konya) ve Özden'den (Denizli) sonra Mahmut Bezgin'in boynuna, beceri ve şans fakirleri tarafından kahramanlık madalyası takıldı. Davraz kampını izleyen birisi olarak, artıların bu kadar çabuk harcanacağını düşünmemiştik. Trabzonspor'da doğrular istikrar yakalayamazken, yanlışlarda ise bir maçta hoca damga vururken, diğerinde şans ve beceri yoksunluğu başrol oynuyor.
Çakma sağbekten sonra 45-70 arası biraz canlandı takım. Kaçan penaltı da, girilen pozisyonların neti de 25 dakikalık sürede oldu. Peki, neydi bu canlılığı getiren? Hayal kahramanının oyuna girişi mi, yoksa çakma sağ bekten sonra, santrfordan yaratılan çakma sağ dışın gerçek yerinde oynaması mı? Cevabını; neden 70'den sonra devam etmediği ile birlikte, 71'de yapılan değişiklikte bulabilirsiniz. Evet futbol iki yönlü, hücum ile birlikte savunma da var. Avni Aker'i "cehennem" yapan, hücumu düşünerek kurulan baskı idi. Bu coşkuya taraftar da eklenince, başını dahi kaldıramazdı rakip. Siz merkez forvette tek oyuncu kullanırsanız, çoğalamazsınız. İki kanatlı ve çift forvetli sistemde orta sahanız savunma yönünde açık verebilir. Skor avantajını yakalamak ve kazanmak adına iç saha maçlarında bu riski -hocanın deyimiylealmaya değmez mi? Trabzonspor mevcut pozisyonu ile yeniden hedef saptayarak bir karar vermeli. Bu konuya sonraki yazımızda sizlerle paylaşacağım. Geride kalan 90 dakikanın en güzel hatırası ise formada bulunan "Türk Kızılayı" reklamı ve itfaiyecilerce verilen çiçeklerdi.