Oyuncuların kabiliyetlerini ve maç içi hizmetlerine bakıp bir değerlendirme yaptığımızda ev sahibi Trabzonspor için güzel ifadelerin kullanılabilmesi asla mümkün değil. Üst sıralar için mücadele eden ve puana şiddetle ihtiyacı olan bir takım böyle mi oynamalı? İki takım içerisinde bir takım yap deseler bize, belki bir dokuz yaparız ama 11 asla! Düşünebiliyor musunuz, ligde biri dört büyük takımdan birisi, diğeri ise her zaman üst sıraları zorlayan istikrarlı oynayan bir takım. Ancak dünkü müsabakada her iki takımın da elle tutulur gözle görülür bir yanı olmadığı gibi, futbol adına da sahaya hiçbir şey koyamadılar. Eğer futbol bu ise demek ki bu iş Türkiye liglerinde bitmiş demektir. Bana sakın ola ki dünkü futbolun sebebinin Trabzonspor Teknik Direktörü Broos olduğunu söylemeyin. Suçlu ve hatalı aranacaksa herkesin saha içerisine bakmasını öğütlerim. Saha içerisinde, sahada oynamaya çalışan futbolcu aramak için öyle zannediyorum ki başta Broos dahil herkesin yol gösteren bir el fenerine ihtiyacı vardı. Halbuki bu aylar tam bıldırcın mevsimi.
Hezimet gelebilir Avni Aker'in çimleri üzerinde futbol değil de bıldırcın avı yapılsa idi sanıyornum ki dün akşamki maçtan daha zevkli olurdu. Trabzonspor kayığına bakıyoruz, takanın her taraftan su kaçırdığını görüyoruz. Hele aynadan aldığı suyla doğru dürüst hareket edemedi. Etmeye çalıştı, bu sefer levden su aldı. Kenardaki kalafat ustası Broos, açılan delikleri kapatmaya çalıştı ama takaya istenilen yolu veremedi. Ben anlamıyorum, bir takım bu kadar kötü oynar mı? Bunun bana göre iki nedeni var. Birisi futbolcular ya hocalarını sabote ediyorlar ya da fizik olarak güçleri yok. Dün akşamki maça baktığımız zaman teknik anlamda anlatılacak bir şey bulmak mümkün değil. Böyle devam ederse, benim korkum bundan sonra oynanacak olan Galatasaray maçında Trabzonspor'un hezimet yaşamasıdır. Diyeceğim o ki futbolcular feslerini öne koysunlar biraz düşünsünler ama ne fesi koyan var ne de düşünen? Herkes kendi dalgasında ve havasında...