Zeki Müdür telefon açıp müjdeyi verdi: - Yaza yaza zafere ulaştın abi tebrik ederim. Mevzuyu bilmesem de sonunda tebrik var ya, o yüzden hamak ipi gibi gevşeyip güldüm: - Öyleyimdir müdürüm sağ ol. - "Ne zaferi?" demedin. Öğrendin herhalde başka bir yerden - Valla öğrenmedim, neyi başarmışım bu defa? - "7 senedir kuruş almadan yazı yazıyorum. Zeki müdür beni beleş çalıştırıyor" diye çakıyordun ya... - İstirham ederim çakmak değil de hani ekmek parası şeysi. - Büyüklerimiz karar vermiş. Muhasebeden arayıp tebliğ ettiler. Yazılarına her ay için münasip bir rakam ödenecek. - (çakı bulmuş çocuk sevincimi gizlemeye çalışarak) - Memnun oldum müdürüm, geç oldu ama temiz... Dur ağam bir şey sorayım da - Efendim abi? - Temiz mi oldu peki? - Nasıl temiz mi? - Yani kaçı kaç paradan yazacağım? Mühim değil ama bileyim için sordumdu. - Onu bordroda görürsün artık ama bir ricam olacak. - Emret müdürüm. -Estağfurullah. Bize hafta içi de bir şeyler yazarsın artık. Röportajlar, haberler filan. - Yaparım tabii ki ama cinayet, çatışma, sel felaketi, açılım muhabbetlerinin ne işi var Fotomaç'ta? - Yok abi, spor yazacaksın. - Aslan gibi yazarların var zaten. - 50 kanalda 150 futbol programı var. Sen hem yazar hem televizyoncusun. Bu programların kulislerini, ilginç detayları filan yazar, yorumlarsın. - Hııım!.. Fena fikir değil üstadım. Ne zaman yazayım ilk yazıyı? - Önümüzdeki salı başlama vuruşunu yaparsın olur mu? - Pardon telefonda cızırtı oldu ne yaparım salı günü dedin. -Başlama vuruşunu dedim abi. - Haşlama vuruşu mu? Ne haşlaması, net alamıyorum sesi. - Vaaay!.. Helal sana abi. Köşe adını buldun bile. "Haşlama Vuruşu" süper isim. 'Haşlarım böyle telefona' diyecektim ucunda para var diye demedim. 'Haşıma' gelenleri sineye çeker 'haşlarım' yazmaya, hepinizi beklerim salıya, Haşlama Vuruşu'na.