Kolay maç yoktur. Karşılaşmayı kolay ya da zor hale sokacaklar, teknik kadro ve futbolculardır. Elbet her maçın bir favorisi olacaktır. Sahada futbol adına doğru işler yapılırsa o favorilerin kazanma şansı yüzde 81'lerin üzerine çıkar. Aksi halde her maç her sonuca açık hale gelir ki yorum yapmakta güçlük çekilir, tahminler altüst olur. Fenerbahçe lige fırtına gibi girdi. Kim ne derse desin 6'da 6, büyük başarıdır. Son maçlardaki futbol doyurucu olmasa da alınan sonuçlar ve markanın büyüklüğü Fenerbahçe'yi ağır favori haline getiriyor. Ancak bu da omuzlara fazla yük alınmasına neden oluyor. Tüm teknik adamlar ve takımların gözü Fenerbahçe'nin üzerinde (Galatasaray'ın da). İlk puan kaybını tattırmanın peşindeler. Böylece ülke gündemine oturup, konuşulacak isimler olacaklar.
İttifaklar neticesinde Bu demektir ki Fenerbahçe'yi her hafta zorlu final maçları bekleyecek. Hedefi şampiyonluk olan takımlar için ligin daha başında bu havaya girmek futbol adına doğru olmaz. Çünkü ligin sonunu getirmek zorlaşır. İşte burada 'rotasyon' dediğimiz olay devreye giriyor. Rijkaard'ın sıkça başvurduğu yöntem, Daum tarafından benimsenmiyor. Ama şimdilik ikisi de iyi gidiyorlar, bakalım ileride ne olacak? Bu yarışta şansları eşit gibi görülse de Galatasaray'ın saha dışı artıları daha fazla. Mesala Keita ve Emre Aşık'ın Kasımpaşalı meslektaşlarına savurdukları yumruklar, medya ve federasyon tarafından görülmezler ama aynı hereketleri yapanlar Emre Belözoğlu ve Lugano gibi isimler olursa çarmıha gerilirler. Bu küçük ama tarafsızlık ilkesinin zedelendiği ve ittifaklar neticesinde de kimsenin kimseden hesap sormadığı, şampiyonun dış etkenler tarafından belirleneceği bir ayrıntıdır ve çok tehlikelidir.