Ben ilk toplara bu kadar basarak oynanan bir karşılaşma hatırlamıyorum. Hem oyunu 30 metrede oynayıp, hem de iki takım da önde basınca müthiş bir tempo oldu ilk 15 dakika. Yine hep doğru yerlerde duran Cristian'ın yanında Emre'nin rolüne soyunan ve maçın en çok koşanı Topuz istekli ama doğru zamanda doğru yere pas konusunda sıkıntılı idi. Alex, geriye gelerek top alınca, önde yalnız kalan Güiza'nın kaçırdığı 2 pozisyon yavaşlığının sonucu idi. Fener'in 30 dakikada yaptığı 8 faul karşılığı 4 kart bir dünya rekoru idi. Bursa'nın bu tempoda pozisyon bulamaması ise Fener'in bu sezonki en önemli artısı, takım halinde savunmayı iyi yapmasından kaynaklanıyordu. Carlos'u ilk 11'de tutup, yabancı kontenjanından Santos'u dışarıda bırakmak ise Daum'un yanlışı idi. Ama maç boyu hep golü arayan Alex'in yürüyüş ayağı ile attığı gol, ilk yarıda golü daha çok hak eden ve Bursa gibi diri bir takımı ilk 20 dakika sonrası kolay kolay çıkarmayan Fener'i mutlu ediyordu.
Santrforsuz F.Bahçe İkinci yarıdaki Carlos-Santos değişikliği doğru idi ama Santos savunma yapmayınca Bursa'nın sağ kanadı kullanması kaçınılmazdı. İlk yarı kaslarda biriken laktik asidi adeta rejenerasyon antrenmanı ile atmaya çalışıyordu iki takım da. Bursa gibi futbol kentine yakışmayan zeminde, son pasları iyi atamadığı için Deivid'in oyuna alınmasına sebep oluyordu Güiza. Bu dakikadan sonra santrforsuzdu Fener. 1 metre dışarıdaki topa korner kararı veren miyop yardımcıya Gökhan'ın itirazı hem haklılığın hem de yorgunluğun etkisiyleydi. Ama Gökhan'ın katkısı kendine oynayan Kazım'ın çok ötesindeydi. Santrforsuz kalınca arkaya yaslanan Fener sıkıntıya düşüyor, iştahla saldıran Bursa golleri kaçırıyor, Fener, bence en zor deplasmandan 3 puanla dönüyordu.