Bu kadar mı umutları kıracak denli bir ilk yarı oynanacaktı? Bu kadar mı insanı bıktıracak denli futbolsuz geçecekti? Birisi söylese inanmazdık değil mi? Neyse ki başka türlü bir ikinci yarı vardı da... İlk beş geçilmeden daha bir gol buldu Galatasaray. İstekli, iştahlı başladı maça... Yine öteki haftalarındaki gibi esecek gürleyecekler zannettim ama durdukları anda bile 'iş görecek' durumu yoktu Beşiktaş'ın. Beşiktaş ne oynadığı konusunda aynı fikri taşımayan bir görüntüdeydi; Galatasaray ise usanmış ve yorgun. Bunlar tam ilk on geçildikten sonra serildi çim zeminin üzerine
Arda Turan çıkmamalıydı Bu maçın bende çağrıştırdığı tek şey var; Arda bu maçın sonunu görmeliydi sahada kalarak ve olması gereken ne varsa yaparak. Öyle gerektiği bir maçtı bu onun. Adam eksiltecek, ceza sahası üzerine yaptığı 'verev' koşulardan birini bir golle süsleyecekti 'genç usta!' Ne o, ne de Keitahaksızlık etmeyeyim Kewell'in kafasının ortasına attığı top konusunda-bir önceki maçta oynadıkları gibiydiler. Şu bir gerçek ki dün gördük Galatasaray'a milli maç arası yaramamış anlaşılan.
Denizli yanlış yanıt aradı Ama yine de Doğan Koloğlu hocamın deyimiyle "Atttackin Football"un en iyi örneklerini verdiler. Buldukları goller bunun kanıtıydı. Kale sahasının dibine kadar inip ve girip sayı çıkaramayan Beşiktaş forvetine inat. Evet bu maça inat maçı denilebilir. Bir taktik anlayışın ileri ve gol arayarak oynayan başka bir futbol anlayışına karşı inadı. İnat bilimsel temelde iyi bir şey değildir. Ancak bir duvarı zorlarsınız ama Beşiktaş Teknik Direktörü Mustafa Denizli bu kez yanlış bir yanıt aradı ve derbide yanlış duvarları zorlayarak.