Bosna Hersek maçından sonra ekrana, daha doğrusu o beyaz camın içinde konuşan Fatih Terim'e bakakaldım. Bir şeyler anlatıyordu. Çoğunu dinlemedim. Ama bir konu kafamda yer yaptı. Sayın Terim maçın Portekizli hakemine çatıyor ve tribünlere atılması ile gösterdiği yönetimi suçluyordu. Ve o kadar rahattı ki kendinin hiç suçu yokmuş gibi Dünya Kupası'na gidemeyişine bir kılıf bulmuş, konuşup duruyordu. Sayın hocam, "Biz şuyuz, biz buyuz, dünya büyükse, biz de büyüğüz" lafları büyük para kazanmak için reklamlarda kalmış sözler mi? Ne dersin. Eğer Türkiye büyükse nerede kaldı o büyüklük. Fatih Terim yıllardır bizlere hayal satmakla vaziyeti idare ediyor. Kimse onun kuyusunu kazmıyor, Kimse ona hesap sormuyor, sormak da istemiyor. O ise her geçen gün arttırdığı kabadayılık hallerini Türkiye'ye zarar verecek şekle dönüştürüyor.
Peki suçlu kim? İsviçre milli maçı sonrası çıkan rezaletin sonunda Türkiye'nin aldığı ağır ceza... Bosna Hersek maçında hakemle dalaşıp tribünlere atılması.... Gazetecilerle mahkemelik olması da işin cabası. Yıllardır peynir gemisinin teknesi elbette su alacaktı. Nitekim aldı hem de birkaç defa. Bu ülkede senin gibi her maç öncesi telefon rehberi gibi kadro seçmeyecek, belirlenmiş bir takımla oynayacak, suçlu aramayacak, hislerine boyun eğip ya da ona buna kızıp kadroya almama gibi bir lüksü bulunmayacak ve olayların kahramanı olmayacak birileri elbet çıkacaktır. Türkiye, 1994'ten sonra eline geçirdiği süper yeteneklerle büyük başarılar elde etti. Hem milli hem de Galatasaray'da başarılı olan bu gençler Avrupa'da kupa aldılar. Başlarında Fatih Terim vardı. Milli Takım'ın başında gene Fatih var. Ama ciddi bir başarı yok. Acaba suçlu kim dersiniz?