Avrupa Ligi Play-off ilk maçında Tallinn'i topa tutan, ikinci maçta da 1-1'lik skorla yetinince G.Saray'ı ve uygulamaya konan rotasyonu hedef haline getirenlere katılmıyorum. Rijkaard ile birlikte G.Saray'ın futbol karakteri de değişmekte hem de olumlu yönde. Kulübede oturan futbolcu artık rahatsız değil. Çünkü hocanın adalet terazisine güveniyor. Biliyor ki formda olduğu gün forma onun. Bu güven faktörü aile içi dedikoduları, çekişmeleri de ortadan kaldırıyor. Kayırma, adamcılık geri planda kalınca hedef; çok çalışmak ve mutlak başarı üzerine odaklanıyor. Rijkaard'ın sahada oynayan kadar kulübede oturunlara da eşit saygı, ilgi ve sevgiyi göstermesi uzun vadede G.Saray'ın başarısını tetikleyen en önemli faktör olarak karşımıza çıkacak. Bunu birlikte izleyeceğiz. Avrupa Ligi'ne kalmayı başaran G.Saray için dün önemli bir gündü. F Grubu'nda Panathinaikos, Dinamo Bükreş ve S.Graz ile eşleşen Cimbom'u şanslı buluyorum. Denk güçlerin yer aldığı grupta G.Saray ile Yunanistan'ın temsilcisinin ilk 2'yi parselleyeceği görüşüne sahibim. D.Bükreş ile deplasmanda oynanacak maç, rakibinin cezası nedeniyle seyircisiz oynanacak. Bu da G.Saray için şans. S. Graz da yabancı değil. Lucescu döneminde G.Saray bir kez rakibine elense de bugün aynı güçte değil. Artık çalışmayı seven, kazanmayı isteyen bir G.Saray var. Bu nitelikteki G.Saray en az çeyrek finali görmeli. Top yuvarlak, her şey aksi gider, bunların hiçbiri de olmayabilir. İnanın asla üzülmem, "Galip sayılır bu yolda mağlup" der geçerim. Ve bilirim ki yeni kimlikli, savaşçı G.Saray bir şekilde bir hedefi 12'den vurup taraftarını teselli edecektir.