Bütün ölü toplar tehlike yaratıyor. Önde Lugano'nun arasına atılan derinlemesine toplar da hep pozisyonla sonuçlanıyor. Zaten yenilen ilk gol kötü adam paylaşımından, ikinci gol de penaltıyla neticelenmesinden kaynakladı. Burada savunmadaki zaaf açık şekilde görülüyor. Daum bir şekilde bu işe el koymalı. Eğer Lugano'yu orada banko düşünüyorsa, yanındaki ismi de mutlaka tespit etmeli. Artık deneme safhası geçildi. Oradaki ikilinin uyumu çok önemli. Doğru veya yanlış iki kişide karar kılınmalı. Fenerbahçe oyuna gol ile başladı. Zaten ilk maçtakı 2-0'lık skorla iş bitmiş gibiydi. Burada da 1-0 öne geçince futbolcular maçı tamamen bıraktılar.
En iyi isimler durdu Sahada ne mücadele ne koşma, futbol adına ne de başka bir şey göremezken, gördüğümüz tek şey anormal şekilde yapılan pas hatalarıydı. Selçuk, Uğur, Lugano, Önder hatta "En iyi isimler" dediğimiz Gökhan ve Semih, topu rakibe atmada adeta yarıştılar. 1-0'dan 1-1 olması şaka gibiydi. Arkadan 2-1 olunca şaka, k'ya dönüşmeye başladı. Hele adamlar üçüncü gol pozisyonuna da girmeye başlayınca, artık iş şakadan çıkıp, kabusa dönüştü. Allah'tan penaltı imdadımıza yetişti de skor 2-2'ye geldi ve rahatladık. Takım çok kötü oynayıp dökülürken Daum'un ikinci yarıya yine aynı 11'le başlaması büyük yanlıştı. Pozisyon bile bulamadığımız dakikalardan sonra 75'te yapılan değişiklikler hiç olmazsa rakip kaleye gitmemizi sağladı.
Taraftar mükemmeldi İşin kısası Fenerbahçe dün akşam, Cristian ve Santos ile ayakta kalmaya çalıştı. Yani bir başka deyişle sahada rakibin 7 Afrikalısı'na karşın Fenerbahçe iki Brezilyalısı'yla direndi. Konunun ana fikri: 'Futbolda rakibini küçümsersen zor anlar yaşarsın.' Dün akşam Fenerbahçe böyle bir futbol gerçeğini yaşayabilirdi. Allah'tan yaşamadı. Son söz de gecenin en iyisi hatta mükemmeli Fenerbahçe taraftarına. Dışarıda alınan 2-0'lık galibiyete rağmen takımlarını muhteşem desteklediler. Bu konu hakkında daha geniş bir yazıyı kaleme almak gerekecek.