Üç haftada kaybedilen dört puan Beşiktaş'ta morallari bozdu bu kesin... Fırsat bu fırsat diyerek dışarıdan içeri sızmaya çalışanlar da kolları sıvadı elbette.. Korkarım başkan Demirören yaptığı onlarca hataya bir yenisini daha ekleyip, garip bir transfere daha imza atacak ya da Denizli'nin keyfini kaçıracak... Dilerim bunlar olmaz, çünkü Beşiktaş'ın sorunu bir tek transferle çözülemeyeceği gibi Denizli'nin altına ya da üstüne ilave yapmakla da bir yere varılamaz. "Öyleyse ne yapmalı?" dediğinizi duyar gibiyim, şimdi gelelim oraya... Madde bir... Denizli çifte kupanın rehavetiyle hareket ediyor, derhal bundan vazgeçmeli... Sezon sonunda bırakmıştı şu an aynı ruh hali içinde... Böyle gitmez, ya bırakmalı ya da kendine gelmeli. Madde iki... Bonservisi Beşiktaş'ta olan Nobre'ye adeta ikinci bir bonservis parası gibi yapılan ödeme (2.5 milyon euro) takımdaki dengeleri alt üst etti...
Önce adalet sağlanmalı Tello isyan edip başkanla yaptığı özel görüşme sonrasında da zammı koparınca Bobo "Gitmek istiyorum" demeye başladı. Aslında niyeti gitmek değil sadece evdeki kadın dırdırından kurtulmaya çalışıyor... Muhtemelen eşi, "Nobre senin iki katını kazanmak için ne yapıyor?" falan diyordur... Holosko'nun duruma da aynı şekilde... Dolayısıyla Beşiktaş'ta bu sorunu tam olarak çözmeden, solda bu oynadı, sağ taraf aksadı, Holosko şöyle, Bobo böyle demenin manası yok... İlk çözüm adaleti ve disiplini sağlamaktan geçiyor. Madde üç... Bir teknik adam takımını tanımalıdır... Eğer o takımla iki kupa kazanmış ve bir de sezon başı kampı yaşamışsa artık bazı şeyleri çok iyi anlamalıdır... Misal Yusuf ancak rakip yorulunca iş yapar, Uğur İnceman da öyle... Bu oyuncuları falanca maçta, filanca sebeple ilk 11'e koymanın hiçbir mantığı yoktur ve zaman kaybetmek dışında bir sonuç doğurması da beklenemez... Nihat'ı bu haliyle sahaya sürmek, hele hele santrfor olarak kullanmak ve daha da beteri tek santrfor olarak kullanmak onu da Beşiktaş'ı da yakmaktır. Bunu görmek için de Mustafa Denizli olmaya gerek yoktur.. YARIN: Tello gerçek bir bela.