Keyifli futbolun anahtarı Daum ile birlikte sarı-lacivertli futbolcular, antrenmanlarda daha istekli bir şekilde çalışıyor. Geçen sezonki pes etmişliğin yaşanmayacağını görüyoruz
Daum, Samandıra'nın kapısından girer girmez, takımın geçen seneki analizlerine bakar. Futbolcuların laktat test sonuçlarını inceler, yeni yapılacak testlere uygun olarak idman programını oluşturur ve başlangıcı yapar. Koşmaya başlayan oyuncularının tek kelime etmediklerini fark edince şaşırır. Antrenmanın ara verdiği anlarda bile kimsenin birbirine "Nasılsın" bile demediğini fark eder. Oyuncular şakalaşmıyor, antrenmanı tartışmıyor, yeni aldıkları arabalardan veya tatilde gittikleri yerlerden bahsetmiyordu. Gözlerini sürekli Daum'dan kaçırıyorlardı. Ters giden bir şeyler olduğunu anlayarak, çözmeye çalışır.
Aragones'in konuşmayı yasakladığını, sert disiplin kararları aldığını, kamp anında veya sonrasında giyilecek terliğin veya tişörtün bile sorunlar yarattığını öğrenir. Oyuncuların 'fizik' gücünü yükseltmek için program hazırlamaktan vazgeçip, hemen 'kimya' bölümüne geçer. Ara sayısını arttırır. Bu bölümleri şakalar ve sohbetler ile süslemeye başlar. Oyuncuların çalışma sırasında birbirleri ile iletişime geçmesini sağlar. Havayı sıcaklaştırır, çalışmayı keyiflendirir. Her normal yöneticinin bildiği bir gerçeği, tekrar Samandıra'ya döndürür. Eğer çalışan yaptığı işten keyif alıyorsa, randımanı ikiye katlanır. Oyuncularını bir çalışandan çok, bir rakip olarak algılayan Aragones ile Daum arasındaki temel fark burada. Bu yüzden futbolcular antrenmanları daha farklı, daha güzel buluyor ve istekli çalışıyorlar. Geçen seneki başarısızlığın, pes etmişliğin, bu sezon yaşanmayacağını söylememizin temel sebebi de burada.