Efes Pilsen ile Fenerbahçe Ülker arasında garip bir final serisi izledik. İlk iki maçı kazanan Fenerbahçe'nin 2-0 öne geçmesini biraz abartı bulmuştum. Ardından üç karşılaşmayı peş peşe kaybeden Fenerbahçe Ülker beni bir defa daha şaşkınlığa uğrattı. Dünkü mücadelede ise psikolojk olarak üstün olan taraf geriden gelen Efes'ti ve kazanarak ligdeki 13. şampiyonluğunu ilan etti. Efes adına önemli bir sezondu. Önemli yabancılar getirerek ve akıllı transfer politikasıyla emeklerini taçlandırdılar. Bu zorlu seride ezeli rakibini üst üste hem de 2-0 geriden gelerek devirmek öyle kolay iş değil. Efesli oyuncuları ve teknik ekibi sonuna kadar kutluyorum.
Olaylar üzüntü verici F.Bahçe cephesinde ise bu serinin ve şampiyonluğun kaybedilmesini transfer politikasına bağlıyorum. Marques Green'in ne kadar kötü bir tercih olduğu bu seride gözler önüne serildi. NBA macerası basketbolunu geriye götüren Solomon'un kaçırdığı kolay şutlar ve yaptığı basit top kayıpları takımın kaderini çizdi. F.Bahçe, boyalı alanda da üstünlüğü rakibine kaptırınca, aynı hataları sürekli tekrarlayınca 3.kez üst üste şampiyonluk fırsatını da tepti. Seri için iyi ki erken bitti başlığını attım. Gördük ki hâlâ taraftar olarak yerimizde sayıyoruz. Yaşanan taşkınlıklar, ortam gerici verilen demeçler ve dün maç bitimi Efes benchinin önünde yaşananlar bir basketbolsever olarak beni üzdü. Umarım önümüzdeki seneler de böyle tatsızlıklar yaşanmaz. Efes Pilsen'i hak ettiği 13. şampiyonluk dolayısıyla kutluyorum.