Daum için en zor olanı oyuncularla diyalog idi. Geçmişteki çalışmasında en çok bu konuda eleştirmiştim onu. Oyucusuna sevimli gelen bir teknik adam değildi. Bu açığı da Koch kapatmaya çalışıyordu. Mijatovic (Real Madrid), Beguiristain (Barcelona), Hoeness (Bayern Münih) ilişkilerindeki modeldi aslında doğru olanı. Şimdi bu işi Aykut Kocaman yapacak. Üstelik yukarıdaki isimlerden farkı, bireysel olarak teknik adamlık da yaptı. "Türk futbolunun en beyefendi ismi kim" deseniz, en başa hiç tartışmadan yazacağım adam. İş yoğunluğumdan dolayı hemen hiçbir toplantısına gidemediğim, çok az kimseyi tanıma olanağı bulduğum spor dünyasında, tanımaktan dolayı çok mutlu olduğum bir spor adamı. Ankaraspor'a gittiği geçen sezonda ziyaret etmiş ve sohbet etmiştik. Çok zevkli bir sohbet idi her zaman olduğu gibi... Fenerbahçe'de, başkanın kurumsallaşmayı ne kadar önemseyeceğinin, başkanın "soyunma odasına inme" polemiklerine son vermeyi ne kadar istediğinin göstergesi bu, Aykut Kocaman'ın gelişi. Futbolcu, Aykut onlara bir şey söylediğinde, Aykut Kocaman'ın karakter dolu geçmişini hatırlayarak, söylediği her şeyi eksiksiz yapacaktır. Teknik, taktik ve sosyal konulardaki önerileri Fener'in önünü açacaktır. Futbolun en temel öğesi futbolcudur. Onu anlamaz ve mutlu edemezseniz her şey boşa gider. Bu nedenle Kocaman'ın varlığı Fener için en doğru hamle, en başarılı transferdir. Ayrıca, Daum sonrası Fener'in teknik direktörünün kim olacağını da herkese göstermiştir. Aykut hocama, emin olduğum düşüncemi dilek şeklinde de iletiyorum: "Hoş geldin ve başarılar."
Lugano'nun karşılığı Bilica değildir Sivas'ın müthiş mücadele eden yapısı... Oyunu kendi yarı alanında kabul eden taktik düzeni... 35-40 metreye oyunu sıkıştıran dizilişi... Bunlar Bilica'nın işini kolaylaştırıyordu. Arkada, büyük boşluklar bırakmayan bir takımda sırıtmıyordu. Oysaki son haftalarda Sivas kazanmak için saldırmaya başlayınca bir sorunu hemen çıktı ortaya; ağırlığı. Bakın G.Saray maçına; bir pozisyonda Arda'nın onu geçişine dikkat edin. İşte bu ağırlık, önde oynamaya alışık Fener'in arka alanda yaratacağı boşluklara kaçacak adamlar konusunda sıkıntı yaratabilir. Bu sıkıntı, Bilica'ya göre daha hızlı olan ve üstelik adam adama savunmada ondan çok daha iyi olan Lugano'da bile vardı. O yüzden savaşçı, adam adama savunmayı iyi bilen ve ayakları daha çabuk Lugano ile Bilica'yı karşılaştırmak zor. Romanya'da U. Cluj takımı, 4-4-2 oynuyordu. Bilica da Astorga ve Şoltuz'dan birisi ile beraber tandemde idi. Ama ligin en kötü ve de bu nedenle sezon sonu küme düşen takımı olduğu için yine geriye yaslanarak oynayan ve dolayısı ile boş alan bırakmayan bir takım idi. Bilica'ya göre idi anlayacağınız. Ben, onun kariyerinde bugüne kadar Avrupa'da Ancona, Venezia ve Cluj hariç hep 2. lig takımlarında oynamasına hiç bakmıyorum. Ama şunu da gözardı etmiyorum. Birinci ligde oynadığı 3 takım Ancona, Cluj ve Venezia'nın üçü de, hem de lig sonuncusu olarak küme düştüler. Oynadıkları sezonun en çok gol yiyen takımları oldular (Venezia en çok yiyen 2. takım idi). Ve en önemlisi zaten tüm maçlarını arkaya yaslanarak oynadılar. Yani Bilica hiç Fener gibi saldıran takımların stoperi olmadı. Bu da önemli değil diyelim. Ama ilk defa bu kadar büyük bir camiada ve iddialı bir ligde oynayacaksa, o zaman tecrübe de önem kazanıyor. Sivas hariç, iddiası olan takımda oynama tecrübesi yok Bilica'nın. Bu tecrübeyi Fener'de kazanacak Peki hiç mi artısı yok? Var elbet. Oyunu geriden kurma konusunda bence şu an ligdeki en iyi tandem oyuncusu. Ayrıca sezi yeteneği yüksek, yavaşlığını bununla kapamaya çalışacak. Poulsen gibi akıllı bir transfer olursa önündeki yük de azalabilecek. Topuz'un sağa getireceği dinamizm ona avantaj olacak. Peki yetecek mi? Biz tespitlerimizi yaptık sadece. Ön yargılı olmayacağız... Bekleyeceğiz ve göreceğiz.