Yalnızlığın penceresinden bakıyordu hayal satan adam. Gözleri güneşin altında koşuşturan çocuklara kilitlenmişti ki, orta yaşlı bir adam girdi içeri. "Buyursunlar" dedi hayal satan adam, bu çoğul karşılama kendisinin de garibine gitti ama adamda bir şey hissetti sanki. Adam, saygılı bir bakış attı, sonra gülümsedi. "Bu dükkanda sihirli bir alışveriş olduğunu duydum!"
* * * Açık mavi bir tişört vardı adamın üzerinde, saçları kırlaşmıştı, eski zaman futbolcularını andırıyordu sanki. Demlenen çayın fokurtusu duyuldu o sıra, hayal satan adam, "Çay içer misiniz?" diye sordu, adam başıyla onayladı. Adamın gözleri, dükkanın içini tarıyordu da, 1970'li yıllardan kalma gazetelerin önünde durdu. Gazeteleri kokladı, içine çekti. Birden gölgelerin yansıdığını gördü, sayfaların üzerinde.
* * * "Bu dükkanda neyi düşlersen, onlar gerçekleşir" dedi, hayal satan adam. Adamın parmakları, sayfaların üzerinde bir ipeği okşar gibi dolaşırken, birden Galatasaraylı Metin Kurt canlandı sayfaların içinden. Elinde Marks'ın Kapital'i vardı, kitabı usulca bir köşeye bırakıp, adama elini uzattı. Adam donakaldı, sonra tokalaştı. Fenerbahçeli Cemil Turan, üzerine kilitlenen zamanın anahtarını çevirdi, adamın yanına geldi. Adam haykırdı, büyük bir heyecanla.
* * * Galatasaraylı Mehmet Oğuz, top saydırıyordu ayağında, adam büyük bir heyecanla, "Ördek Mehmet" dedi, Mehmet Oğuz gülümsedi. Beşiktaşlı Sabri Dino, İtalya ile 0-0 berabere kaldığımız maçın soyunma odasından çıkıp geldi. Saçları ıslaktı, yüzü ter içinde. Adam, "O maçı hatırlıyorum" dedi, "İtalya'nın en az 20 pozisyonu vardı." Sonra sol yanında birileri belirdi. Adam "Aaaa Vedat Okyar" dedi, tığ gibiydi yanında Beşiktaş'ın defanstaki heykeli Niko... Adamın başı dönüyordu.
* * * Fenerbahçeli Osman Arpacıoğlu, her zamanki zarafetiyle, usulca gelip adamın yanına oturdu. Didi'nin hayran olduğu Fenerbahçeli Ersoy, 70'li yılların saç modeliyle, topa cambazlık yapıyordu yine. Galatasaraylı Muzaffer Sipahi 4 numaralı formasıyla çıkageldi. Adam gibi bir adam çıkageldi. Bakmaya doyamadığı güzelliklerin içindeydi adam, şimdiki zamanın dışında.
* * * Hayal satan adam, hepsine çay koydu, bir kubbealtında eski dostların faslındaydılar sanki. Mazinin güzelliklerini yadettiler, radyolu yılları. Gazetelerin katıksız doğruyu yazdığı, spor yazarlarının başkanların adamı olmadığı yılları.
* * * Çocukluğunun gizemli futbolcularına büyük bir coşkuyla sarıldı adam. "Burası gerçekten sihirliymiş" dedi. "Yoo" dedi hayal satan adam, "Sihir insanın kendi yüreğindedir, dükkanda değil." Ayrılık vakti gelmişti. "Belki bir daha karşılaşamayız" dedi adam, hayal satan adam güldü. "Ben her zaman gelmeyecek olanı beklerim." Adam, güneşin battığı yöne doğru yürürken, hayal satan adam arkasından bağırdı. "Sizin gibileri yine beklerim!"