Galatasaray, Avrupa'nın en genç ve en başarılı teknik adamı Frank Rijkaard ile anlaştı. Fenerbahçe de Hiddink'i getirdiğinde benzer bir tablo vardı. Rijkaard, Barcelona'daki ilk senesini hayal kırıklıkları içinde geçirirken, ikinci dönemden itibaren Katalan takımını uçuşa geçirdi. Şimdi ise sabırsız ve her maçı kazanmasını bekleyen bir camiaya geldi. İşlerin Avrupa'da farklı, Türkiye'de ise daha değişik olduğunu anladığında çok geç olabilir. Üst düzey ve profesyonel oyuncularla, istediği taktik kurguyu çabuk işleme geçirirken, bu kez hepsi kendisini büyük yıldız sananlarla yapacak antrenmanlarını. En büyük rakibi dünya görüşü olacak. Hollandalılar alçak gönüllüdür ama hiçbir şeyi beğenmez ve kendilerini de dünyanın merkezi gibi görürler. Samimi olduklarından, düşündüklerini direkt söylerler. Bu nedenle yıldız kaprisi gibi bir lüksü kimseye tanımazlar, dediklerinin dışına çıkılmasına, yapılan planın bir satır bile bozulmasına tahammül etmezler. Ödemeler geciktiğinde, bunu Rijkaard'a biraz zor anlatırsınız. Çıkar basının karşısına, açık açık bu sorunu tartışır. Barcelona'da oyun alanını kısaltmak için koca oyuncuların bellerine ip bağlayıp, minik takım gibi idman yaptırdığını duymuştuk. En azından çözüm arayan, elindekini geliştirmek isteyen yapısı olduğunu biliyoruz. Ama Galatasaraylılar bu sezonu kayıp gibi yaşamaya hazır olsunlar. Eğer Van Gaal ekolündense, Rijkaard'ın takımı önümüzdeki yıl ortaya çıkar. Tabii Galatasaray ona dayanırsa veya Türkiye'nin ortamı onu çaresiz bırakmazsa...