Fenerbahçe yönetiminin Aragones'ten geç de olsa vazgeçerek, rotayı tekrar Daum'a döndürmesi, geçmişteki süreci unutmasından değil. Özellikle Türkiye'de Alman hoca, her büyük takımı öyle veya böyle şampiyonluğa oynatır. Şartları, hakemleri, rakipleri, medyayı iyi bilir. Kazanmak için tek kuralı vardır: "Ne olursa olsun." Bu nedenle, şampiyonluk sözü verilen kongre sonrasında Christoph Daum ile devam etmek "doğru" bir karardır. Zico ve Aragones facialarından sonra Fenerbahçe taraftarları şundan emin olsun: 'Sahada sonuna kadar mücadele eden, koşan ve savaşan bir takımları olacaktır.' Daum sadece bir oyuncuyu sırtında taşır. O da maçı kazandıracak isim olur.
Geldiğinde Hoijdoonk'tu, sonrasında ise Alex oldu. Daum maç sıkıştığında elinde bu tip bir oyuncu olsun ister ve ne olursa olsun, ondan vazgeçmez. Hedef şampiyonluksa, ilk amaç kaybetmemektir onun için. Bu nedenle defans kurgusu sağlam, hatta riskten uzaklaşan bir Fenerbahçe ortaya çıkabilir. Sezon içinde futbol kalitesi olarak hiç kimseyi tatmin etmeyecek, katı görevlerin yaşandığı maçlar izleriz. Eğer Alex, Daum'un beklentisi karşılamazsa devre arasında eski tartışma yeniden alevlenir. Ve Daum'un bulunduğu soyunma odasının kapısı her zaman Aziz başkana da açıktır. "Artık oradayım" açıklaması karşısında, şampiyonluk sözünün sonrasında karşımıza bol bol çıkacak bir fotoğraf olacaktır bu ziyaretler. Daum'un Fenerbahçesi başarılı oldu ama bizi mutlu yapamadı. Gerekçeleri yukarıda okudunuz zaten. Daha iyisini beklemeden, sadece kazanan takımın patronu Christoph Daum'dur. Bu nedenle de garanti bankasıdır.