Beşiktaş, beceremediği bir taktik anlayışıyla oyuna başladı. Geriye yaslanıp, kontraya çıkma düşüncesindeydi. Orta alanda ve hücumda topa sahip olamadığı için oyunun kontrolünü Galatasaray'a bırakmıştı. Galatasaray, Arda ve Nonda ile Beşiktaş'ı bayağı hırpaladı. Bu dakikalarda Beşiktaş, savunmasını Cisse ile kuvvetlendirip, ayakta kalmaya çalıştı. Sivok ile Cisse, savunmada oldukça başarılıydı. Topa fazlaca sahip olan Galatasaray'ın, gol pozisyonu üretme açısından çok da başarılı olduğu söylenemez. İkinci yarı Yusuf'un oyuna girişi, Beşiktaş'ı özellikle hücumda daha güçlü hale getirdi. Siyah-beyazlı takım, karşı ataklarda daha etkili olmaya başladı. Bir gol atmasına rağmen etkisiz Bobo'nun yerine Nobre'nin oyuna girişiyle Beşiktaş maça ortak oldu. Galatasaray'da Arda, Beşiktaş'ta ise Cisse göze batan bir performans gösterdiler.
Heyecan yüksek Bülent Korkmaz'ın oyuna çok fazla müdahale etme şansı yoktu. Çünkü yedek kulübesinde oyunun gidişatını değiştirebileceği oyuncu bulunmuyordu. Buna karşın Mustafa Denizli, çok olumlu hamleler yaptı. Sonuç olarak Beşiktaş bu yıl hem derbi kazanamama, hem de üst taraftaki takımları yenememe sorununu bu galibiyetle çözmüş oldu. Maçın heyecanı yüksek, kalitesi ise aynı oranda değildi. Hakem Mustafa Kamil Abitoğlu, Beşiktaş'tan Ernst, Galatasaray'dan da Emre Aşık ve Sabri'yi oyunda tutmakla hata yaptı. Sorumluluk almaktan kaçındı. Bu sonuçla "Beşiktaş şampiyon oldu" diyebiliriz. Haftaya bir maç daha var. Ancak Beşiktaş'ın, Konya'nın mağlup olması nedeniyle ligde kalmayı garantileyen Denizlispor karşısında kendisine gereken skoru alması çok doğal...