Bugün sizlere Hıncal Uluç ağabeyin iki gündür yazdıklarıyla ilgili bir şeyler anlatacağım. Hıncal Ağabey; nalına da mıhına da vuran, kimsenin adamı olmayan ve benim örnek aldım gazetecilerden biridir. Ama geçtiğimiz gün yazdıkları beni gerçekten üzdü. Aziz Yıldırım'ın Divan'da başkanlığını açıklamamasıyla ilgili olarak, "Yıldırım, Divan'da konuşacaktı, konuşmadı. Bu kadar F.Bahçe muhabiri var, bu kadar F.Bahçe yazarı var. Sallıyorlar. 'Yıldırım bugün Divan'da başkanlığını açıklayacak' diye manşetler çıkıyor, ertesi gün tısss. Hiçbirisinde bir haber yok. Ya Türkiye'de Fener muhabiri yok ya da biliyorlar ama yazamıyorlar. 'Yok' demem ayıp. F.Bahçe'nin içinde yaşayan bu kadar adam var. Bilmemelerine imkan yok. Biliyorlar ama yazamıyorlar. Aziz Yıldırım'ı yazmaya yürekleri yetmiyor" diye yazmış. Aziz başkanın Divan'da konuşacağını ve başkanlığını açıklayacağını yazan muhabirlerden birisiyim. Bu haberi Yıldırım'ın bir önceki Mali Genel Kurul'da söylediği, "Divan Kurulu'nda başkan olup olmayacağımı açıklayacağım" sözüne dayandırdım. Yıldırım kendi söylediği sözle çelişiyorsa, muhabirler ne yapsın?
Köşe bucak kaçıyorlar Türkiye'de Fener muhabiri var Hıncal Ağabey! Ama sen F.Bahçe'de kulüp muhabirliği yapmanın zorluklarını biliyor musun? Olumsuz haber yapanlara kulübün kapılarının kapandığını, tesislere girişlerinin yasaklandığını, antrenman bile izleyemediğini biliyor musun? F.Bahçeli yöneticilerin, ben dahil birkaç muhabirden köşe bucak kaçtıklarını, "Aman başkan görmesin. Bizim ipimizi çeker" dediklerini. Sadece ve sadece telefonla konuşabildiğimiz futbolcuların, "Ağabey sen bu dediklerimi yaz ama kulüp beni sıkıştırırsa yalanlarım. Haberin olsun" dediğini... Bizler bunca zorluğa rağmen her gün gazetelerimize haber yapmaya, okuyucuları bilgilendirmeye çalışıyoruz. F.Bahçe muhabirliği zor iş Hıncal Ağabey! "Bazı" gazeteciler gibi deplasmanlara takımın uçağında gidemediğimiz, kamplarda takımın otelinde kalamadığımız için çok zor!