Önce iki hakkı teslim ederek başlayalım. Her zaman oyunu çok durdurduğu ve zaman hırsızlarına göz yumduğu için eleştirdiğim Selçuk Dereli, Eskişehir-Beşiktaş maçında çok iyi bir yönetim gösterdi. Kutluyorum. Aynı şekilde sürekli eleştirdiğim Delgado da maçın en iyilerindendi. Hep böyle olmalı. Gelelim şampiyonluk yarışına... Bülent Uygun, "10 puan bize yeter" diyor... Hoca herhalde sayı saymayı bilmiyor. Beş maçta 10 puan alırsa Sivasspor ancak ikinci olur. Benden söylemesi. Fenerbahçe'de Aragones'i tek sorumlu ilan etmek kolaycılık olur. İki sezonda Nobre, Tuncay, Aurelio ve Appiah gibi müthiş dörtlüyü kaybeden Fenerbahçe'nin başarısız olması normal sonuçtur. Aragones sadece kötü olan gidişatı biraz daha hızlandırdı hepsi bu. Şampiyonluğa inanmayan, koşmak şöyle dursun yürümeye üşenen futbolculardan oluşan Galatasaray'ı yıkmak için kimsenin tezgah kurmasına falan gerek olmadığını şu son Ankaraspor maçı çok daha net olarak gösterdi. Tabii görmek isteyenlere.
Hayal kuran değil... Trabzonspor'un derdi bambaşka. Sivasspor gibi ligin en çok koşan takımının karşısına üçlü orta saha ile çıkıp, Yattara ve Alanzinho'yu aynı onbire koyan bir teknik adam var Trabzonspor'da. Böyle bir teknik adamla yarışa ancak uzaktan bakılır, Trabzonspor'un da yaptığı bu zaten. Ve Beşiktaş... Mustafa Denizli, Eskişehir'de Sivok'u oynatmak için Üzülmez'i kesti, Toraman'ın yerini değiştirdi ve yine şapkadan tavşan çıkardı. Ondan sonra da Serdar Özkan'ı kenara alıp, Bobo'yu sahaya sürmesi gerekirken zorunlu olarak Sivok'u da çıkardı. Denizli tecrübesinde bir teknik adam böyle bir hatayı nasıl yapar anlamak mümkün değil. Beşiktaş'ın en iyi yabancıları hücum bölgesinde. Öyleyse mecbur kalmadıkça savunmada yabancı kullanmak en hafif tabiriyle fanteziye kaçmaktır. Umarım Denizli de bunu fark etmiştir. Son söz: Yarıştaki Beşiktaş ile Sivasspor'dan şampiyonluğun dayanılmaz ağırlığını taşıyabilen ipi göğüsleyecektir, hayal kuran değil...