Denizli'yi anlamak mümkün değil. Yine koca bir 45 dakikayı çöpe attı. İnanılır gibi değil ama garip kadro kurmakta üstüne yok hocanın. Eskişehir'i rakip kaleye götürecek en hızlı oyuncu Youla. Mustafa Denizli bunu bile bile en hızlı savunmacısını yani İbrahim Üzülmez'i yedekte tutuyor. O kadarla kalmıyor. Bobo kulübede oturuyor, Holosko tek santrfor, sezon başından beri dökülen Serdar Özkan sahada. Bu artık şapkadan tavşan çıkarma meselesini de aştı ve bu konuda söylenecek söz yok artık. Beş asından yoksun Eskişehirspor can havliyle bir şeyler yapmaya çalıştı ama bir türlü organize olamadılar. Orta alanda öylesine büyük boşluklar bıraktılar ki, Serdar Özkan biraz kıpırdamış olsa Beşiktaş daha ilk yarıda maçı kotarabilirdi. Öyle olmadı, Serdar eli belinde dolaşıp, Holosko dörtlü savunma arasında kaybolunca atılan üç şut dışında koca bir devre pozisyonsuz geçti.
Hatalarını telafi etti İkinci yarıda yine aklı başına geldi Mustafa hocanın. Serdar'ın yerine Bobo'yu oyuna aldı, savunmanın soluna da Üzülmez'i çekti. Yani bir kez daha, maçın başında yapması gerekenleri ikinci yarı başında yaptı. Ne diyeyim, helâl olsun. Bu değişiklikler Beşiktaş'ın hücum bölgesinde çoğalmasını sağlarken Üzülmez'le sol kanat da çalışmaya başladı. Rakip kaleye daha derli toplu giden Beşiktaş'ın golü bulması da gecikmedi. Bir devreyi kulübede geçirmek zorunda kalan Bobo yakaladığı ilk net pozisyonda golünü de attı. Sonra mı? Sonra Denizli bir hatasını daha telafi edip Yusuf'u sahaya sürdü ve bizler de müthiş bir şov izledik. Sol kanatta, bir metre kare içinde Doğa'yı üç kez üst üste çalımladı, ondan sonra en etkili olduğu yerde, yani son çizgide Serdar'ı düğümledi ve Holosko'ya golü attırdı. Bu iş böyle yapılır dedi ve maçı bitirdi. Bu Yusuf artık benim gözümde Koca Yusuf'tur. Helal olsun sana Koca Yusuf. Gencim diye geçinenler, senden utansın.