Beşiktaş maçı öncesi, 70'li yıllarda okuduğum, Sivas Lisesi öğrencilerinin konuğu oldum. Bir anda okuduğum yıllardaki öğrenciliğim bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. 40 yıl sonra Sivas Lisesi öğrencilerinin karşısında olmak beni bir hayli heyecanlandırdı. Öğrencilere, okuldaki bazı anılarımı anlattım. Sporla, eğitimin birlikte yürütülmesinin derslere engel olmayacağını, sporu seven ve faal spor yapanların derslerinde daha başarılı olup, örnek olmaları gerektiğini söyledim. Öğrencilerin ağırlıklı sorusu Sivasspor'un şampiyon olup olamayacağı oldu. Sivasspor'un şampiyon olacağını söylediğimde salonun, "Şampiyon Sivas" tezahüratı ile inlemesi görülmeye değerdi. Umarım öğrencilerin bu sesi yankı bulur ve Sivasspor özlediği şampiyonluğa kavuşur. Konuşma bitmiş, bir dahaki söyleşi de buluşmak üzere vedaya hazırlanırken, okul müdürü İbrahim Yörük ve yardımcıları, okuduğum yıllardaki öğrenci kaydımı ve aldığım notları çıkarmışlardı. Benim için büyük sürpriz oldu. Tarihi bir lisede öğrenci olmanın gururu ve okuduğum okulda öğrencililerle söyleşide bulunmanın keyfi ile Sivas Lisesi'nden ayrıldım.
Ankaraspor maçı kayıptı Sivasspor, Beşiktaş beraberliği ile şampiyonluk yolunda önemli bir avantajı kaçırdı. Kazanmış olsaydı, şampiyonluğu yüzde 70 yaklaşmış olacaktı. Kaybedilmiş sadece iki puan, şampiyonluk değil. Şampiyonluk yolunda elbetteki kazalar olacaktır. Önemli olan bu kazaları az hasarla atlatmaktır. Sivasspor, lig ikincisi Beşiktaş ile berabere kalması bence o kadar kayıp değil. En büyük kayıbı, Ankaraspor ile kendi sahasında berabere kalarak yaptı. Sivasspor bu maçta iki puanın yanı sıra teknik direktör Bülent Uygun'u da kaybetti. 4 maç ceza alan Bülent Uygun, kulübede olmayışı büyük kayıp. Çünkü Uygun, kulübede futbolculara devamlı pozitif enerji veren bir görüntü çiziyordu. Buna engel oldular. Aman dikkat hocam, başka konuda sizi yakmasınlar. Çünkü birileri (!) hazır pusuda bekliyor.