* Lincoln G.Saray'a yakışmıyor. Baros ve Barış da. Bunlar her an takımı 9 kişi bırakabilir. Diğerlerine de kötü örnek oluyorlar
* Oyundan alınması yanlış da olabilir ama bu, dünyanın gözü önünde G.Saray'ın hocasına terbiyesizlik yapma hakkını sana vermez
* Ben olsam tribüne gönderirdim. Ama saha kenarında oturtur oynatmazsan bu Lincoln'e değil, G.Saray'a ceza olur
_Emre'nin kırmızı kart görmesinin ardından oyundan alınan Lincoln'ün isyanı Hamburg maçına damga vurdu. Kim haklıydı; oynamak isteyen Lincoln mü, skoru korumaya yönelik adım atan Korkmaz mı? Lincoln'ün Galatasaray'a yakışmadığını başından beri söylüyorum.
Galatasaray'a yakışmayan bir sürü adam var. Milan Baros da yakışmıyor, Barış da Galatasaray'a yakışmıyor. Galatasaray yönetimi, bir sürü güvenilmeyen adamla gidiyor. Bunlar her an takımı 10 kişi, 9 kişi bırakabilirler ve geri kalanlara da kötü örnek oluyorlar. Son haftalara bak Galatasaray 11'e 11 maç bitirmiyor. Olacak şey değil! Trabzon maçında Milan Baros sarı kartı görene kadar çırpındı. Böyle bir şey olmaz. Bu kadar sorumsuz bir Galatasaray takımı hiç görmedim. Takımın yarısı sakatken sahada olanların bu kadar başı boş oynamaları inanılır gibi değil. Hadi oyun gereği sarı kart tamam ama hakeme itirazdan görülen sarı kartların haddi hesabı yok. Futbol dışı görülen sarı kartların haddi hesabı yok. Bu nasıl bir şey! Lincoln hakikaten başına buyruk, canı isterse oynuyor, canı isterse oynamayan bir adam. Aslında o maçta Lincoln'ün çok daha önce oyundan alınması lazımdı ama Bülent'in yanlışı şu oldu: Lincoln'den önce Nonda'yı oyundan alması gerekiyordu. Ondan sonra Lincoln'ü alırsın. Ama o önce Lincoln'ü aldı. Nonda o zaman iyice anlamsız kaldı. Ayrıca Lincoln'ün çıkarılması yanlış da olabilir ama bu konuk olduğun bir sahada, dünya medyasının önünde, Galatasaray'ın teknik direktörüne terbiyesizlik yapma hakkını sana vermez. Lincoln'ün yaptığı çok büyük ayıp. Ben olsam Trabzon'a götürürdüm, bunlara ceza çünkü ama saha kenarında oturtmazdım. Ceza olduğunu göstermek için onu tribünde oturturdum. Saha kenarında oturtur, oynatmazsan o zaman Lincoln'e değil Galatasaray'a ceza vermiş olursun. Trabzon maçında Lincoln'ün oyuna girmesi gerekiyordu, maçın sonlarına doğru. Galatasaray ayağında top tutamazken, Galatasaray 8 kişiyle savunmaya çekilmişken, ileriye atılan bütün toplar duvara çarpar gibi geri dönerken orada topa basacak bir adama ihtiyaç vardı ve o adam kenarda oturuyordu. Şimdi kime ceza verdiler, Lincoln de tahmin ediyorum bıyık altından gülüyordu! Şimdi tabii Hamburg maçında alınan 1- 1'lik skor güzel bir sonuç. Ama Galatasaray'ın tur atladığı anlamına gelmez. Maç 5-1 de bitebilirdi. Maç ağır bir yenilgiyle bitmediyse bunda Galatasaray'ın başarısı değil, Hamburg'un akla hayale gelmez kaçırdığı goller var. Öyle pozisyonlar kaçırdılar ki ben inanamadım. Çocukların bile atacağı golleri kaçırdılar ama olmayınca olmuyor.
KÜME DÜŞERDİ _Avrupa'daki maçları göz önünde bulundursak şansının da yanında olduğunu söyleyebilir miyiz? Hep söylüyorum ben Galatasaray'ın bir büyük takımlığı var. Türkiye'deki durumu ne olursa olsun Avrupa'daki maçlarda büyük takım olmanın özelliklerini sahaya yansıtıyor. Hamburg'taki maçta da oynadı ama buna rağmen Hamburg akıl almaz goller kaçırdı. O maçın bu şekilde bitmesi Galatasaray'ın büyük oyunu kadar Hamburg'un beceriksizliği de etkili oldu. Gerçi buna 'beceriksizlik' de denmez. Öyle pozisyonlar kaçtı ki hakikaten şanstı. Onun için İstanbul'daki maç çok zor Galatasaray açısından. Bülent açısından çok zor geçecek.
_Bu kadar eksik oyuncu ve sıkıntılara rağmen Galatasaray'ın ligde ve Avrupa'da mücadeleden kopmamış olmasını başarı olarak kabul edebilir miyiz? Bu kadar eksiğe rağmen sahaya çıkan takıma baktığın zaman eksik göremiyorsun. Bu Galatasaray'ın kadrosunun ne kadar geniş olduğunu gösteriyor. Başka bir takım olsa şimdiye kadar küme düşmeye oynardı. Bu kadar eksik olmasının sebeplerini de aramak lazım. Bu kadar sakat olması akıl alacak gibi değil. Çok çabuk sakatlanıyorlar ve çok geç iyileşiyorlar. Bu 'hem antrenman düzeninde hem de sağlık düzeninde problem var' demektir ki ben ikisinde de yanlışlık olduğuna inanıyorum. Birinden kurtuldular, Skibbe'yi gönderdiler ama sağlık konusundaki yanlışlar halen devam ediyor. Kenarda doğru dürüst adamı yok. Arda'nın bacağını televizyon yakından gösterdi. Delik vardı. Yani o delik yere bir bant yapıştırmayı dahi akıl edememiş Galatasaray'ın kenardaki doktoru. Çocuk kan revan içinde oyuna devam ediyor. Arda oyuna devam edemez' diye işareti de yapmıyor. 'Alın kenara' da demiyor. O sırada Galatasaray 10 kişi, Arda ayakta duramıyor 9 kişi ve 9 kişi oynayan Galatasaray'a Trabzon beraberlik golünü attı. Bunun hesabını birinin sorması lazım. Bülent, Arda'nın başında değil ki durumunun ne olduğunu bilsin. Arda'nın başına giden o 'doktor' denen adamın o bacakla çocuğu tekrar sahaya sokmaması lazım. Resmen kurşun deliği gibiydi, kanlar akıyor ve adam sahada kalmaya devam ediyor. Olacak şey değil!.. Bu olay bile Galatasaray'ın sağlık ekibinin ne olduğunun en büyük göstergesidir. Geçen haftaki lig maçındaki akıllara sığmayan korkaklığın ardından gelen eleştirilerden sonra Bülent tahmin ediyorum korkunun ecele faydası olmadığını anlamış. Bu onun için olumlu bir not. Gerek Avrupa maçında, gerekse Trabzon maçında daha akılcı işler yaptı. Daha rahat olabildiği zaman, daha da iyi olabilir, daha da toparlayabilir. Ama Trabzon maçında Galatasaray'ın yediği beraberlik golünde adam 18'in içinden bomboş vururken, Galatasaray'ın 6, 7 adamı ceza sahası içinde baraj yapar gibiydi. Rakibi orta sahadan itibaren boş bırakarak bir geri çekilme. Böyle bir savunma yok. Böyle bir savunmayı Çatladıkapıspor yapmaz. Ama Bülent 'Aman geriye, aman geriye' deyince böyle oldu. Kalenin önünde yığılmayı savunma yapmak zannediyor.